Tarihçiler çoğunlukla Barbizon ekolünün lideri Rousseau’yu bir jenerasyon sonra empresyonistlerin gölgesinde kalan minör bir sanatçı olarak marjinalize ettiler. Théodore Rousseau: the Voice of the Forest (Théodore Rousseau: Ormanın Sesi) sergisi, Rousseau’yu kültürel ve sosyal bir asi, bugünün ekoloji savaşçılarının öncüsü bir çevreci olarak ve Fransız sanatı kronolojisinde Louvre Müzesi’nin klasik dünyası ile Orsay Müzesi’nin modernizmi arasındaki avangard bağ olarak tekrar ana akıma yerleştirmeyi hedefliyor.
Serginin eş küratörü Servane Dargnies-de Vitry, Fransa, Almanya, İngiltere ve Hollanda’daki müze ve özel koleksiyonlardan 70 resim ve desen çalışmasını fotoğraf ve dokümanlarla destekleyerek bir araya getiriyor. Rousseau’nun işlerinin, 1830’lardaki erken dönem taşra gezilerinden, 1840’larda Paris’in güneydoğusu Barbizon’a yerleştikten sonrasına ve 1867’deki ölümüne değin Fontainebleau Ormanı’ndaki ağaç portrelerine kadar izini sürüyorlar.
Dargnies’a göre Rousseau, oldukça gerici bir dönemin akımlarına karşı duran özgür bir ruh olarak beliriyor. O, akademik sanatın neoklasik kodlarını reddederek manzaraları gördüğü gibi resmetti – görkemli ya da pitoresk değil ya da mitolojik sahneler için arka plan olarak değil de canlı ve gerçek bir biçimde. Dargnies, “Rousseau tamamen panteist hareketin içerisindeydi, ilahî olanın her canlı varlığın içerisinde olduğu düşüncesindeydi,” diyor. “Bu, dünyaya yeni bir biçimde bakma şekliydi, insanı doğadan üstün değil onun bir parçası olarak görüyordu. Ağaçların ruhundan bahsediyordu.”
Bu, katı biçimde akademik Paris Salonu’ndan dışlanmasına sebebiyet veren bir duruştu; öyle sık takındığı bir duruştu ki, bunu bir marka kimliğine çevirdi, le grand refuse (büyük reddediş), daha sonra empresyonistler tarafından üzerlerine geçirilen bir pazarlama akımı. Modern akademi, Rousseau’yu hem 19. yüzyıl yeşilciliğinin hem de destekçiler, müzayedeler ve sanat simsarları ağıyla ticari bir kurum olarak sanatın öncüsü olarak resmediyor.
Sanayi Devrimi’nin doğal yaşlı ormanları tahribine karşı mücadele ederek – “Massacre of the Innocent” (Masumun Katliamı, 1847) eseri toptan tomrukçuluğa karşı yarı İncil’e dayalı bir protestodur– 1853’te dünyanın ilk halka açık doğal rezervinin yaratımını savundu, Fontainebleau Ormanı’nın 624 hektarlık bölümünün yalnızca sanatsal kullanım için korunmasını istedi ancak orman 1861’de 1.000 hektardan daha fazla genişletildi.
Bu yeşilci ton, 26 Temmuz’da açılacak olan, doğa dostu “temiz yeşil oyunlar” olarak adlandırılan, yazın Paris cazibesi olacak Olimpiyat oyunlarıyla güzel tınlıyor, her ne kadar sergi, oyunların başlamasından önce sona erecek olsa da – Dargnies, binanın soyunma odası olarak kullanılmak üzere el değiştireceğini söylüyor.
• Théodore Rousseau: the Voice of the Forest, 5 Mart-7 Temmuz tarihleri arasında Paris, Petit Palais’de görülebilir.