Arama
E-bülten
E-bülten
Sergiler
Fuarlar
Kültürel Miras ve Müzeler
Sanat 3.0
Sanat Ekonomisi
Sinema
Sahneden
Tasarım
Kitap
Ajanda
Dükkân
Sergiler
Fuarlar
Kültürel Miras ve Müzeler
Sanat 3.0
Sanat Ekonomisi
Sinema
Sahneden
Tasarım
Kitap
Ajanda
Dükkân
Arama
Sahneden
Söyleşi

Bir Performans Sanatı Olarak Roman

"yüz yıllık SÖZ" performansı, Cumhuriyet tarihine edebiyatın penceresinden bakarken geleceğe dair umutları, romanlarla benzersiz bir deneyim yaşayan gençlerin zihinlerinde yeşertmeyi amaçlıyor bir anlamda.

Emrah Kolukısa
20 Aralık 2023
© SEDEF TURUNÇ, NİLÜFER BELEDİYESİ, 2023

© SEDEF TURUNÇ, NİLÜFER BELEDİYESİ, 2023

12 Kasım 2023, Pazar. Saat 13.05

Burası Bursa’nın Nilüfer ilçesindeki Nilüfer Kent Ormanı. Nilüfer Kent Tiyatrosu (NKT) sanat yönetmeni Murat Daltaban muhtemelen tam şu anda bu yemyeşil koruluktaki en heyecanlı, hatta belki de en endişeli kişi. Yine de onun bu heyecanını paylaşan, hayır, çoğaltan demek daha yerinde, yüzden fazla genç ve 20’ye yakın NKT ile belediye çalışanı onu yalnız bırakmadığına göre beklentilerimizi yüksek tutmamız yanlış değil. Üstelik daha birkaç hafta önce NKT’nin1984’le Afife Tiyatro Ödülleri’nde En İyi Oyun ve En İyi Yönetmen dahil toplam dört dalda ödül aldıkları düşünülürse, hiç değil…

Saat 13.05’te duyulan ilk gong sesiyle koruluğun bir köşesine, yine Murat Daltaban’ın isteğiyle inşa edilmiş Ormandaki Kulübe’nin önünde, arkasında ve etrafında yer alan yüz kamp/yönetmen sandalyesinde oturan yüz genç, aynı anda ellerindeki kitapları yüksek sesle (ama bağırmadan) okumaya başlıyorlar. Türkiye’nin 11 kentindeki 24 üniversitenin tiyatro bölümlerinden gelen gençler bunlar; geleceğin oyuncuları, yönetmenleri, belki de oyun yazarları. Bir kısmı ellerine aldıkları romanı ilk kez okuyacak muhtemelen, bir kısmı okuduğu romanı belki hiç sevmeyecek, bazısı ise ertesi gün hemen tekrar okuyacak ya da aynı yazarın bir başka kitabını arayıp bulacak gittiği ilk kütüphanede, kitapçıda. Şurası bir gerçek, okudukları romanlarla ilişkileri ne olursa olsun, yaşadıkları bu deneyimi, saatlerce kitap okudukları bugünü hayatları boyunca unutmayacaklar.

Öğle saatlerinde güneşli, ılık bir havada seyredip gecenin geç saatlerine kadar süren bu pazar günü yüzyıllık SÖZ’ü izlemek, dinlemek, en azından görmek için buraya gelen çok sayıda insan arasında olduğum için kendimi şanslı hissediyorum. Romanları okunan yazarlar arasında bazıları çok yakınım sayıldıkları için heyecanlıyım da üstelik. Okumalar başlar başlamaz seçip oturduğum yer de bu yakınlığımla alakalı oluyor elbette. Performans boyunca birçok başka izleyici gibi ben de sık sık etrafta dolaşıp romanları okuyan gençlere kulak veriyor, hatta bir ara bir tanesinden kitabı alıp iki sayfa da ben okuyorum. “Hiç de kolay değilmiş,” diyorum; iki sayfayı alnımın akıyla bitirip okuyucu gence geri verirken,“Kolay gelsin,” demeyi de ihmal etmiyorum, çok içimden gelerek hem de.

© SEDEF TURUNÇ, NİLÜFER BELEDİYESİ, 2023

Sonra az ötedeki tahta bir masaya yanaşıp Murat Daltaban’la sohbete koyuluyoruz. Cuma gününden beri gençlerle sadece bu proje için çalıştıkları ve muhtemelen uykuya da çok vakit ayırmadıkları için yüzünde gördüğüm yorgun ama heyecan dolu ifade beni hiç şaşırtmıyor. Bu performans başlı başına o denli şaşırtıcı ki, Murat, “Aslında yağmur yağsın istiyorum, bunu da yaşasınlar istiyorum ama hava durumu yağmur vermiyor,” dediğinde bile hiç şaşırmıyor, aksine onu çok iyi anlıyorum. Bir de yağmur yağsa çok acayip olmaz mı? “Hazırlıkları var, ellerine verdiğimiz bez çantalarda afet battaniyesi, ışıklı okuma çerçevesi ve yağmurluk da var,” diyor Murat ve bu projenin ilk aklına geldiği âna dönüyor:

“Aslında çok umutlu değildim. Çünkü cidden çok büyük iş. Yani bütün bu öğrencileri bir araya getirmek, romanların telifleri için izin almak, sandalyesinden kitabına, yağmurluğundan ışığına bütün malzemeleri satın almak… Ama Nilüfer Belediyesi o kadar sahiplendi ki işi, bugüne geldik işte. Aslında bütün hikâye benim tarih algısıyla olan sorunlarımdan başladı. Hani bize okullarda okutulan bir tarih var ya, bir de işte bizim bulmaya çalıştığımız gerçek tarih var… Bunu nasıl çözeriz, nasıl çözeriz, diye düşünürken kafam yavaş yavaş dönemin romanını okumak en sağlıklı yol gibi bir düşünceye doğru gitti. Roman okurken, daha doğrusu toplu bir okuma yaptığında, dönemin hem derinlemesine sosyolojisini hem psikolojisini hem yazarın bakışını hem de yazarların birbirileriyle ilişkilerinden doğan etkilenmelerini görüyorsun. Ben buradaki listenin hepsini okumuş değilim sonuçta; ama merak ettiğin tarihi öğrenmek için [bunun] en sağlıklı yol olduğunu düşündüm. Bir grup yazarın romanını incelemek, okumak… Çünkü tarih yazımı çoğu zaman objektif olmuyor, o yüzden sanat eserini incelemek en kolay yol sanki.”

© SEDEF TURUNÇ, NİLÜFER BELEDİYESİ, 2023

Tarihî bir belge olarak roman

Araya girip, “Ben üniversitede tarih bölümünde okudum ve orada bize romanların da tarihî belgeler olduğu öğretildi, en azından bazı dönemleri, bazı olayları incelerken başka belgelerle beraber romanların da incelenmesi hiç yanlış bir yöntem değil,” diyorum. Murat bu sözlerim üzerine heyecanı daha da artmış bir şekilde devam ediyor:

“Bak size okulda bunu öğretmişler mesela, ne güzel, ben bunu kendi kendime arayarak buldum. Bence bütün tarihçiler bunun farkında değil. Çok taraflı ve çok militanca tarih okutulup öğretildiği için çok rahatsızlık verici bir şey. Ben biraz işte kendi kendime okuyarak, zaman içinde buldum, bir de tabii tiyatro metnini incelerken açılıyorsun, derinleşiyorsun ya… Sonuçta televizyon dizisi değil, tiyatro metni çok karmaşık bir metin biçimi. Onun için romana gittim; çünkü romanda geniş açıdan sosyolojisini ve psikolojisini, kahramanın psikolojisi üzerinden inceleyebiliyorsun. Orası bir dedektiflik alanı gibi. Yani tarih bilgisinden çok emin olmamak lazım.”

Sohbetimiz gitgide hararetlenirken yanımıza yaklaşan biri kadın, biri erkek iki kişi söze atılıyor ve izledikleri, deneyimleri ne kadar etkilendiklerini söyleyip teşekkür ediyorlar. “Tüylerimiz diken diken oldu. Hatta ben de iki sayfa kitap okuma şansı edindim, çok güzeldi,” diyor genç kadın; gece de uğrayacaklarını söyledikten sonra mutluluk içinde uzaklaşıyorlar. Murat Daltaban gülümseyerek ve gururla bakıyor arkalarından, sonra konuşmaya devam ediyor:

“Tabii ki Fahrenheit 451 çok etkilendiğim ve bu proje için çok ilham aldığım bir film, bir roman. Filmin sonundaki o resimden çok etkilenmiştim, o çözüm, o tarih çözümü, o bellek çözümü hiç aklımdan çıkmıyor. Çok gençken izlemiştim, evet ya, dedim, bunun tek ilacı bellek ve tek mücadele alanı zihin… Tabii ki bizim projede çocuklar ezberlemiyorlar, sonuçta ezber yok ama bir bilgileri olacak, en azından böyle bir yazar var, onu öğrenecekler.”

Özen Yula ve Hakan Günday da alanda

Laf bir ara kitapları okunan yazarların performansı izlemeye gelip gelmeyecekleri konusuna geliyor. Şimdilik sadece Özen Yula var burada, en başından beri ilgiyle alanın içinde dolaşıp öğrencilere ilgi gösteriyor, hatta performans öncesi eline mikrofonu alıp onları cesaretlendiriyor. Peki başka? “Sanırım bir kısmı havanın bozacağından korktu, yoksa gelmek isteyenler vardı,” diyor Murat.“Hakan Günday gelecek dediler, belki gelir, daha erken…” Nitekim akşama doğru Hakan Günday da geliyor ve kendi romanının son sayfaları okunurken okuyan gencin yanında bekleyip onu sarılarak kutluyor. Buradaki gençler için, az sayıda da olsa yazarların buraya gelip onları dinlemesi, onlarla konuşup temas etmesi en büyük övgü bir anlamda; bu unutulmaz günün kreması, çileği…

Performans için seçilen romanları incelerken kadın yazar sayısının ağırlıkta olduğu çarpıyor gözüme. “Bunu özellikle gözettik,” diyor Murat.“Bu işle ilgili çalışırken kadın hareketinin ne kadar güçlü olduğunu da öğrendim aslında. Arkadan ve derinden gelen bir hareket, şaşırtıcı bir şekilde güçlü kadınlar, Avrupa’da, İngiltere, Almanya ve Fransa’daki örgütlenmelerle de ilişkililer üstelik. O yüzden kadın yazarları mümkün olduğunca öne çıkarmaya dikkat ettik, Osmanlı’nın son dönemlerinde öyle kadın yazarlar var ki mesela, adını unutmuşuz belki ama okunmaları lazım. Ben de bu sayede keşfettim bazılarını. Bana da faydası oldu bir yandan.”

Murat Daltaban bazı yazarların seçkide yer almamasının sebeplerini özellikle açıklamak istiyor, “Mesela Adalet Ağaoğlu için ONK Ajans’ı aradık ama Adalet Hanım’ın vefatından sonra iş onlardan çıkmış, bir türlü halledemedik oradaki meseleyi,” diyor ve ekliyor: “Oğuz Atay için de izin alamadık; yani bazı yazarlar burada değilse ya kendileri ya da mirasçıları izin vermediği için ya da mesela Ece Temelkuran, Buket Uzuner gibi birkaç yazara da bir türlü ulaşamadığımız içindir.”

© SEDEF TURUNÇ, NİLÜFER BELEDİYESİ, 2023

Romanlar tek tek biterken

Biz konuşmaya devam ederken bir gong sesi yankılanıyor, hemen ardından mikrofondan, “İlk kitabımız bitti,” anonsu geliyor: “Nâzım Hikmet’ten Kuvâyi Milliye destanı.” Anonstan sonra ortalık alkıştan yıkılıyor haliyle, sonra yeni bir gong sesiyle okumalar yeniden başlıyor. “Nâzım’sız olmazdı ve bugüne, Cumhuriyetin 100. yılına elbette en yakışacak eseri buydu,” diyor Murat. Öte yandan bu gong sesler ile ardından gelen anonslar gün ve gece boyu devam edecek ve ben gittikten muhtemelen saatler sonra son romanlar biterken kalan okuyucular son satırları topluca okumasıyla performans iyiden iyiye törensel bir hal alacak. En azından plan bu. Hangi roman sonuncu olur, diye düşünüyoruz bir an için ve Murat, “Yani, tabii Nutuk, çok uzun ama onu üçe böldük, üç farklı kişi okuyor. Yine de bilemiyorum hangisi olur, göreceğiz,” diyor.

Akşam karanlığı düştükten ve serinlik başladıktan sonra da alanda geziniyor, biten romanların sayısı 60’lara geldikten sonra artık İstanbul yoluna düşüyoruz. Eve döndükten birkaç saat sonra sosyal medyadan son romanın hangisi olduğunu anlıyorum: Ayşe Kulin’denVeda. Kalabalık bir grubun yüksek sesle, koro halinde okuyarak bitirdiği romanın ardından büyük bir coşkuyla yankılanıyor alkışlar ve tam artık bitti herhalde derken Murat Daltaban tüm gençleri bir araya getirerek bir koro şefi görevini üstleniyor.Bu kez hep bir ağızdan Türk tiyatrosunun en önemli eserlerinden Sersem Kocanın Kurnaz Karısı’nın final tiradını okutuyor onlara:“Gün ağarır, temizleyiciler gelir, replikler yerlerine kaçışır.”Perde!

yüzyıllık SÖZ’ün 100 Romanı

1. Ahmet Hamdi Tanpınar, Huzur

2. Ahmet Ümit, Beyoğlu Rapsodisi

3. Aslı Biçen, Tehdit Mektupları

4. Aslı Tohumcu, Ölü Reşat

5.Attilâ İlhan, Kurtlar Sofrası

6. Ayfer Tunç, Kuru Kız

7. Ayla Kutlu, Cadı Ağacı

8. Aysel Özakın, Alnında Mavi Kuşlar

9. Ayşe Kulin, Veda

10. Ayşegül Devecioğlu, Ağlayan Dağ Susan Nehir

11. Aziz Nesin, Zübük

12. Bilge Karasu, Kılavuz

13. Duygu Asena, Kadının Adı Yok

14. Ebubekir HâzımTepeyran, Küçük Paşa

15. Elif Şafak, Mahrem

16. Emine Işınsu, Tutsak

17. Enis Batur, Göl Yazı

18. Erdal Öz, Gülünün Solduğu Akşam

19. Erendiz Atasü, Dün ve Ferda

20. Erhan Bener, Böcek

21. Erol Toy, İmparator

22. Fakir Baykurt, Yılanların Öcü

23. Fatma Aliye, Refet

24. Fatma Makbule Leman, Ma’kes-i Hayal

25. Feride Çiçekoğlu, Suyun Öte Yanı

26. Füruzan, Kırk Yedi’liler

27. Gaye Boralıoğlu, Dünyadan Aşağı

28. Hakan Günday, Zargana

29. Halid Ziya Uşaklıgil, Aşk-ı Memnu

30. Halide Edib Adıvar, Vurun Kahpeye

31. Halide Nusret Zorlutuna, Küller

32. Hüseyin Rahmi Gürpınar, Gulyabani

33. İhsan Oktay Anar, Puslu Kıtalar Atlası

34. İnci Aral, Mor

35.Jaklin Çelik, Öfkenin Şenliği

36. Karin Karakaşlı, Müsait Bir Yerde İnebilir miyim?

37. Kemal Tahir, Kurt Kanunu

38. Kerime Nadir, Dehşet Gecesi

39. Lale Müldür, Bizansiyya

40. Latife Tekin, Sevgili Arsız Ölüm

41. Leyla Erbil, Karanlığın Günü

42. Mario Levi, Yanlış Tercihler Mahallesi

43. Mehmet Rauf, Eylül

44. Meltem Arıkan, Yeter Tenimi Acıtmayın

45. Memduh Şevket Esendal, Ayaşlı ve Kiracıları

46. Metin Kaçan, Ağır Roman

47.MıgırdiçMargosyan, Tespih Taneleri

48. Mine Söğüt, Şahbaz’ın Harikulade Yılı 1979

49. Muazzez Tahsin Berkand, Sarmaşık Gülleri

50. Murat Gülsoy, Ressam Vasıf’ın Gizli Aşklar Tarihi

51. Murathan Mungan, Çador

52. Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk I. Cilt

53. Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk II. Cilt

54. Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk III. Cilt

55. Müfide Ferit Tek, Aydemir

56. Müge İplikçi, Civan

57.Mükerrem Kâmil, Sus Uyanmasın

58.Nahid Sırrı Örik, Sultan Hamid Düşerken

59. Nâzım Hikmet, Kuvâyi Milliye

60. Nazlı Eray, Aşkı Giyinen Adam

61. Necati Cumalı, Tütün Zamanı - Zeliş

62. Nedim Gürsel, Şeytan Melek Komünist

63. Nezihe Meriç, Korsan Çıkmazı

64. Oktay Akbal, Suçumuz İnsan Olmak

65. Orhan Kemal, Bereketli Topraklar Üzerinde

66. Orhan Pamuk, Beyaz Kale

67. Oya Baydar, Kedi Mektupları

68. Özen Yula, Her Zerre Kara

69. Peride Celal, Dar Yol

70. Perihan Mağden, İki Genç Kızın Romanı

71. Peyami Safa, Dokuzuncu Hariciye Koğuşu

72. Pınar Kür, Asılacak Kadın

73. Reşad Ekrem Koçu, Haydut Aşkları

74. Reşat Nuri Güntekin, Yaprak Dökümü

75. Rıfat Ilgaz, Hababam Sınıfı

76. Sabahattin Ali, Kürk Mantolu Madonna

77. Safiye Erol, Kadıköyü’nün Romanı

78. Sait Faik Abasıyanık, Kayıp Aranıyor

79. Selçuk Baran, Bozkır Çiçekleri

80. Selim İleri, Cemil Şevket Bey, Aynalı Dolaba İki El Revolver

81. Selma Fındıklı, Saray Meydanı’nda Son Gece

82. Selma Rıza, Uhuvvet “Kardeşlik”

83. Sema Kaygusuz, Barbarın Kahkahası

84. Sevgi Soysal, Yenişehir’de Bir Öğle Vakti

85. Sevim Burak, Ford Mach I

86. Suat Derviş, Ankara Mahpusu

87. Şebnem İşigüzel, Gözyaşı Konağı: Ada, 1876

88. Şule Gürbüz, Kıyamet Emeklisi

89. Tarık Buğra, İbiş’in Rüyası

90. Tezer Özlü, Çocukluğun Soğuk Geceleri

91. Tomris Uyar, Otuzların Kadını

92. Vedat Türkali, Kayıp Romanlar

93. Vüs’at O. Bener, Buzul Çağının Virüsü

94. Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Yaban

95. Yaşar Kemal, Yer Demir Gök Bakır

96. Yekta Kopan, İçimde Kim Var

97. Yılmaz Karakoyunlu, Salkım Hanım’ın Taneleri

98. Yusuf Atılgan, Anayurt Oteli

99. Yusuf Ziya Ortaç, Gün Doğmadan

100. Zeynep Kaçar, Kabuk

Cumhuriyet'in 100. Yılı

“İstidat Sahibi Oyuncu Aranmaktadır. Aktör Olmak İsteyenler Divanyolu’ndaki Kıraathaneye Gelmelidirler...”

Dr. Sündüz Haşar
Konser

Grammy ödüllü caz efsanesi Marcus Miller’dan Miles Davis dolu bir gece

Pırıl Arkan
Sinema

Cem Yılmaz: “Ben Yapmazsam Kimse Bu Adamlarla İlgili Film Yapmaz!”

Çağla Meknuze Kırant
SahnedenTiyatroEdebiyat
E-bülten
Art Newspaper Türkiye
Hakkımızda
Çerez Aydınlatma Metni ve Politikası
Kişisel Verilerin Korunma Politikası
Aydınlatma Metni
Açık Rıza Onay Formu
Künye
Partnerlerimiz
Satış Noktaları
Kariyer
İletişim
© The Art Newspaper