Arama
E-bülten
E-bülten
Sergiler
Fuarlar
Kültürel Miras ve Müzeler
Sanat 3.0
Sanat Ekonomisi
Sinema
Sahneden
Tasarım
Kitap
Ajanda
Dükkân
Sergiler
Fuarlar
Kültürel Miras ve Müzeler
Sanat 3.0
Sanat Ekonomisi
Sinema
Sahneden
Tasarım
Kitap
Ajanda
Dükkân
Arama
Sergiler
Değerlendirme

Akdeniz Renkleri Paris’ten Dışa Vuruyor: Eser Gündüz

Kendisi Paris’te yaşıyor, eserleri ise Avrupa’nın önde gelen galerilerinde hayat buluyor; Londra, Paris ve İstanbul bu yolculuğun durakları. Son sergisi Microswitch vesilesiyle yaptığımız sohbet de, tıpkı bu şehirler gibi sanatın farklı yüzlerine açılan bir yolculuğa dönüşüyor.

Ece Şahan
27 Mayıs 2025

Oyuncaklar; çocuklukla sınırlı kalmayan nesneler... Sanatta ise kimi zaman ironik, kimi zaman melankolik bir dilin anlatıcısı olarak karşımıza çıkıyorlar. Kliplerden filmlere, görsel anlatıların en güçlü metaforları… Ancak Eser Gündüz, oyuncakları daha farklı bir yerden ele alıyor. Son sergisi Microswitch, bu küçük, ve renkli nesnelerle kurduğu ilişkiden doğmuş. Sergi vesilesiyle başlayan sohbetimiz, bizi Fransa ve Türkiye’deki farklı sanat ikliminden yapay zekanın henüz kurumsallaşmayan şiirselliğine, evrensellik ve yerellik tanımlarının anlamına uzanan bir yolculuğa çıkardı.

The Failure, 2025

Eser Gündüz, Art On

Microswitch sergisinin yaratım sürecine sizi iten neydi?

Kendime başlarken şu soruyu sordum: “Çocuklar için oyun nedir ve yetişkinlikte oyun neye evrilir?” Çocukluğumdan bu yana oyun oynama dürtüsünden hiç kopamadım. Sanatçı kimliğimi oluştururken, bu dürtüyle gelişmek ve sürece bağlanmak benim için çok belirleyiciydi. Yakın zamanda kedimi kaybettim. Ardında bıraktığı oyuncaklar ve o oyuncaklarla kurduğu ilişki, zihnimde tatlı ve bir o kadar da işlenmeye değer bir his bıraktı. Oyuncaklar her ne kadar insanlar için üretilmiş olsa da, onların dili olsaydı kedilerin en büyük zevki ve aynı zamanda düşmanı olacaklarından neredeyse eminim. Bu “büyük savaş” fikrini açığa çıkarmak ve bir koleksiyon hâline getirmek istedim. Yetişkinler için oyun, hem hayatla katlanılabilir bir ilişki kurmanın hem de kendine özgü bir yaratım alanı bulmanın yoludur. Oyun oynamayan, kendisiyle bir eylemi bağdaştıramayan biri hayata karşı solgun kalır diye düşünüyorum.

Oyuncakların sizde uyandırdığı duygular ve eserlerinize etkisi nedir?

Oyuncaklar, dijital çağ öncesi dönemin en hissedilebilir, eğlenceli ve yaratıcı nesneleriydi. Mekanik ve tamamen hayal gücüne dayalı olmaları bence çok etkileyici. Renkleri ve enerjileriyle bana her zaman ilham olan bu objeler aslında yıllar boyunca çeşitli şekillerde üretim sürecimi besledi. Endüstriyel oyuncaklar yetişkinler tarafından çocuklar için tasarlanıyor; fakat çocukların da kendi hayal gücüyle sıradan nesneleri oyuncağa dönüştürmeleri alışılmadık bir durum değil. Benim kullandığım oyuncaklar, çocukluğumda benim için sembolik anlamlar taşımış, renkleriyle beni belirli anılara götüren nesneler. Renkler özelinde de, örneğin turuncu ve gri tonlarının birlikte kullanımı beni her zaman 90’lı yıllara götürür. Ya da oyuncak bir yarış arabası… Neredeyse yaptığım her üç resimden birinde onu görebilirsiniz. Onu hatırlamak, çizmek, boyamak geçmişime açılan bir kapı gibi.

Enstalasyon görüntüsü

Fotoğraf: Kayhan Kaygusuz

Fransa ve Türkiye’deki sanat dinamiklerini karşılaştırdığınızda sizde nasıl farklı karşılıklar buluyor?

Türkiye ve Fransa birbirine hem çok benzeyen hem de oldukça farklı iki ülke. Lise yıllarımda resim eğitimi aldım, üniversitede mimarlık okurken de sanatsal üretimime devam ettim. Türkiye’de çağdaş resim, birçok yerde olduğu gibi gelişmekte ve kendi dilini kurma konusunda oldukça istekli. Ancak bana ilk kapıyı açan yer Avrupa oldu. Hiçbir zaman Avrupa’ya yerleşme gibi bir hedefim yoktu ama zamanla kendimi burada buldum. Buradaki çevre ve bu çevrenin dokusu, zamanında yaptığım işleri belki daha iyi okudu ve değerlendirdi. Şu anda yaşadığım toplumla işlerimin güçlü bir uyum yakaladığını hissediyorum.
Güney Fransa’da yaşıyorum; burası çağdaş resmin tarihi açısından zengin ve birçok önemli sanatçının yaşadığı bir bölge. Bu sanatçılarla aynı şehirlerde yaşamak, aynı rüzgarı hissetmek, aynı günbatımını izlemek benim için çok derin ve anlamlı. Çünkü her zaman sanatın geçmişi ve evriminden büyük saygı duyarak etkilendim.

Sosyal medya özellikle Instagram sanatçıların tanınması, sanatın izleyiciyle buluşması açısından çok elverişli. Ancak bunun sanat üretimi ya da algısı üzerine dezavantajları olduğunu da düşünüyor musunuz? Sosyal medya sanat üretimini nasıl etkiliyor?

Bu soru bana internetin 2000’lerdeki yükselişini ve bunun zamanında yarattığı endişeleri hatırlatıyor. Instagram ve diğer platformlar, nasıl kullanıldığına bağlı olarak faydalı da olabilir zararlı da. Zaten özellikle Instagram, sizin ne görmek istediğinizi göz önünde bulundurarak kişiselleştirilmiş bir deneyim sunuyor. Herkesin instagramı birbirinden çok farklı. Bu ve benzeri platformlar sanatçılar için diğer sanatçılarla ve galerilerle iletişim kurmak açısından çok faydalı. Ben de bu anlamda olumlu etkilerini gördüm. Dünyanın herhangi bir yerindeki, tanınmayan ama yetenekli sanatçılara ulaşma ve ulaşılma imkânı sunuyor. Bazı sanatçılar içe dönük olabilir; yeterli çevreleri olmayabilir, bu platformlar olmasa onları keşfetmek mümkün olmayabilir. Ancak bu platformlarda çok fazla ve amaçsız vakit geçirmek, zihnimizde duygusal bir hissizliğe da neden oluyor. Programlar kısa sürede çok yoğun veri akışı sağladığı için, gündelik hayattaki durağan anlarda odaklanma zorluğu yaşanabiliyor.

“Eğer dünyanın herhangi bir yerinden bir insan, seninle ortak bir paydada buluşabiliyorsa, sen zaten evrenselsin demektir.” Eser Gündüz

Sanat tarihi boyunca akımların dönüşümü kaçınılmazdı. Sizce çağdaş sanat bundan sonra nasıl bir yöne evrilecek? Özellikle yapay zekâ destekli sanat üretimlerinin gündeme geldiği bu dönemde, AI Art hakkındaki düşünceleriniz neler?

Rönesans ile birlikte öznel bir alan hâline gelen sanat aslında uzun zamandır kendini anlatma istediğini merkeze alıyordu. Sanat, katı bir disiplin olmaktan çok birey için anlam taşıyan bir ifade biçimine dönüştü. Çağdaş sanatla birlikte, sadelikten aşırılığa, her şeyin birlikte var olabileceği bir alana geçtik. Şimdi yeniden öznel bir dönemdeyiz. Sanat, bireyin ve toplulukların kendini ifade etme, ses çıkarma, yaşama ve gösteri hakkının bir uzantısı hâline geldi. Stil odaklılıktan çok, deneyim ve anlam ön planda. Sanatçı, artık, bir düşünceyi, duyguyu izleyiciyle deneyimletebilecek yapıları kuran aracı. Yapay zekâ ile ilgili süreçleri gözlemliyorum. Ben Retro AI ve analog dünyayı seven biri olarak resimlerimde onlara alan açmaya çalışıyorum. AI şimdilik fazla kurumsallaşmamış, daha şiirsel bir algıya sahip. Bu yüzden şimdiki hali, küçük kusurları varken daha güzel geliyor bana.

Microswitch No:11, tuval üzerine karışık teknik, 2024

Eser Gündüz, Art On

Mimarlık eğitiminizin mekân seçimlerinize etkisi oluyor mu?

Elbette. Mekân algısı ve mekânın karakteri çok önemli. Hangi konuyu, hangi mekânda işleyeceğim gibi kararları alırken mimarlık altyapım bana yol gösteriyor.
Mekân, hem beni hem de izleyiciyi sınırlandırır; bu sınırlar içinde yeni algılar ve anlatılar oluşturmama yardımcı olur. Işık, perspektif, alan derinliği gibi unsurlar dışında sanat öğelerinde oranlama — yani maksimal büyük ve minimal küçük ilişkileri — gibi konularda da mimari bir sezgiyle hareket ediyorum.

“AI şimdilik fazla kurumsallaşmamış, daha şiirsel bir algıya sahip. Bu yüzden şimdiki hali, küçük kusurları varken daha güzel “

Sizce bir sanatçı için 'yerellik' ve 'evrensellik' arasında bir denge kurulmalı mı?

Ben her zaman evrensellik tarafında olmayı istedim. Çünkü sınırların olmadığı bir dünyada yaşıyorum. Evet, yerel bir tutumum var; hayatımı Akdeniz kıyılarında geçiriyorum ve burada mutluyum. Antalya’da doğdum, şimdi Güney Fransa’dayım ve doğduğum yerde kalmış gibiyim. Ancak evrensellik, dışarıdan birinin size atfedebileceği bir tanım. Eğer dünyanın herhangi bir yerinden bir insan, seninle ortak bir paydada buluşabiliyorsa, sen zaten evrenselsin demektir.

SergilerSanatçısanatGündem
E-bülten
Art Newspaper Türkiye
Hakkımızda
Çerez Aydınlatma Metni ve Politikası
Kişisel Verilerin Korunma Politikası
Aydınlatma Metni
Açık Rıza Onay Formu
Künye
Partnerlerimiz
Satış Noktaları
Kariyer
İletişim
© The Art Newspaper