Kavramsal sanat, Sol LeWitt’in terimiyle “retinal” olanı terk ederek sanat yapıtını duyulur bir cisimden ziyade bir fikirde bulmaya başladığında sanat için muazzam bir patika açılmış oldu. Bu patikanın ve onun ufkunun mahiyeti bugün bile çekişmeli bir tartışmanın konusudur. Lakin mühim olan nokta, kavramsal sanatın az çok dadayla başlayan yapıtın statüsü (ve sanat piyasasıyla ilişkisi) sorgusunda önemli bir başka kırılma uğrağı olmasıdır.
Sol LeWitt, kavramsal sanatın önde gelen isimlerinden ve onun hem pratiğine hem de teorisine büyük katkı sunmuş bir sanatçı. Duvar çizimleri gibi yapıtlarının önemli bir kısmında, çizimleri daima belirli bir serbestlik derecesiyle yeniden üretmeye yarayacak talimatlar üreterek dönemine göre sıra dışı bir pratik ortaya koyuyor. Öyle ki bu talimatları kullanan herhangi bir kişi (bir asistan, bir başka sanatçı, sanatla ilişkisiz bir boyacı vs.), bir LeWitt resmini (yeniden) üretebilir.
Bu yazıda “Wall Drawing 154” (Duvar Çizimi, 1973) aracılığıyla “yapıtın özdeşliği”ni tartışacağım.
Duyulur olana karşı kavram
“Wall Drawing 154”, inanılmaz derecede basit bir geometrik yapıt: Siyahla çizilmiş bir karenin sol kenarının ortasından diğer tarafa doğru uzanan kırmızı bir çizgi. Sanatçının talimatı olabildiğince basit ve yalnızca bundan ibaret. Talimatta olandan çok, olmayan şey ilgi çekici: Kırmızı çizginin uzunluğu. LeWitt bu noktada kararı bütünüyle uygulayıcıya bırakıyor ve bu durum da yapıtın her yeniden inşasını biricik kılıyor. Yapıtın duyulur tezahürleri durmaksızın farklılaşıyor. Duyulur olan yani duyulara hitap eden, kaçınılmaz bir varyasyon döngüsüne kapılıp gidiyor. LeWitt bu duvar çizimleri boyunca kasıtlı olarak bıraktığı serbestlik ve belirsizliklerle duyulur tezahürlere verdiği ikincil rolü vurguluyor.
“Kavramsal sanatçılar rasyonalist değil mistiktir.”
Sol LeWitt
LeWitt’in duvar çizimleri, bünyelerinde ortak bir soruyu paylaşıyor, kurulumları aracılığıyla katmanlı bir tesiri nesnelleştiriyor gibidir. Bu yapıt bağlamında formüle edilirse farklı sergileme mekânlarında farklı zamanlarda üretilen “Wall Drawing 154”lerinden hangisi hakiki “Wall Drawing 154”? Yanıt “hiçbiri ve hepsi” olmalı. Hiçbiridir zira “gözün gördüğü” herhangi bir “Wall Drawing 154”, yalnızca kısmi bir tezahürdür, bir aracıdır, oyuna açık bir imdir. “Hakiki” “Wall Drawing 154”, bu imi inşa eden, zuhurun kaynağında yatan, duyulur aracının aktarma amacında olduğu bir fikirdir. O, “görülmez”, yalnızca gözün gördüğü imge aracılığıyla “düşünülür”.
Fakat bir diğer yandan da bütün bu farklı “Wall Drawing 154” tezahürlerinin her biri “hakiki” “Wall Drawing 154”tür. Bizzat sanatçı veya talimatı takip eden herhangi biri, izin verilen sınırlar içinde ne kadar değişiklik yaparsa yapsın, ardışık tezahürler birbirlerinden ne kadar farklılaşırsa farklılaşsın “Wall Drawing 154” denen yapıt oradadır. Oradadır zira duyulur varlık, kurala uyduğu sürece bir ve aynı yapıtı cisimleştirmekten kaçamaz. Yapıtın özdeşliğini sağlayan şey, tam da ardışık farklı tezahürleri boyunca alttan alta olmakta olanın bu yapıt denen “kavram” olmasıdır. Ezcümle, duyulur varlık aracılığıyla zuhur eden ve sanatçının asıl üretimi olan sanat yapıtı, “kavram”dır veya bir fikirler kompozisyonudur ve onun özdeşliği burada temellenir.
Sol LeWitt, duvar çizimleri gibi yapıtlarının önemli bir kısmında, resimleri daima belirli bir serbestlik derecesiyle yeniden üretmeye yarayacak talimatlar üreterek dönemine göre sıra dışı bir pratik ortaya koyuyor.
Bir fikir insanı olarak sanatçı
Kavramsal sanat, Geç Rönesans’ta başlayan bir eğilimin, sanat ile zanaatların ayrışması eğiliminin nihai noktasıdır. Artık sanatçı bir beceri ustası, bir ince işçilik uygulayıcısı, özcesi talimatını bir müşteri veya hamiden alan bir zanaatkâr değildir. O, talimatları inşa eder, fikirler yaratır. Asıl yapıt budur ve o da bunun “yapıcısı”dır. Yapıtın tezahürü, aracısı olacak duyulur tezahürün plastik inşası fikre göre tali bir meseledir.
Peki ya bu “kavram” mefhumu ne oluyor? LeWitt, Sentences on Conceptual Art (Kavramsal Sanat Üzerine Cümleler, 1969) metninin ilk cümlesinde şöyle yazar: “Kavramsal sanatçılar rasyonalist değil mistiktir.” Kavramı burada felsefede edindiği anlamla düşünmemek gerekir. Elbette LeWitt’in irrasyonalizm vurgusu yüzünden değil (felsefede de pekâlâ bol miktarda irrasyonalist bulunur). LeWitt’in kavramları pekâlâ imgeler olabilir, yegâne mesele bu kavramların (imgelerin) zihinselliğidir. Kavramsal sanatçı, kavram dediği zihinsel imgeleri inşa eden kişidir. Yapıt, bu saf zihinsel imgelerdir. Duyulur cisimlerin tek amacı, bu imgeyi bedenlendirmek, onu aktaracak asgari bir varlık sergilemektir.
O halde “Wall Drawing 154” ve aslında bu dizideki bütün yapıtların ürettiği tesir, dar anlamda bir duygu değil sorular veya önermeler kabilinden bir tesirdir. Bu yapıtlara maruz kalmak, onlarla düşünmeye başlamak, sanat, yapıt ve sanatçı mefhumları hakkında sorulara veya önermelere maruz kalmaktır. Sol LeWitt’in külliyatının sanat tarihsel önemi de tam olarak burada yatar: Sanatın, sanatçının ve yapıtın yeniden düşünülmesini gerektiren bir girişimin parçaları olmalarında. Bu girişim yalnızca günümüz sanatını derinden etkilemekle kalmamış, sanat tarihine bakışı da gözden geçirmeyi gerektirmiştir. LeWitt’ten sonra, (kadim mağara resimlerinden Rönesans pentürlerine, ekspresyonist heykellerden güncel yerleştirmelere) her tür yapıtın duyulur varlığını oluşturan cisimsel mecrası dolayımıyla bir fikri bedenleştirmekte olduğunu kabul etmek gerekir. Nihayetinde sanatı zanaattan ayıran şey, bu fikrin “ne”liği ile plastik inşanın “nasıl”ının icracının uhdesinde olup olmaması yani bu icracının yaratıcı özerkliğe sahip olup olmaması olacaktır. Eğer icracı ona verilen bir fikri, ona dayatılan “yöntem”lerle duyulur kılıyorsa zanaatkâr olacak, ancak aksi durumda sanatçı olabilecektir.