İsrail'in Gazze'ye yönelik askeri saldırıları, militan grup Hamas'ın İsrail'e eşi benzeri görülmemiş bir saldırı düzenleyerek yaklaşık 1.200 kişiyi öldürmesi ve İsrailli yetkililere göre aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu yaklaşık 240 kişiyi rehin almasının ardından 7 Ekim'de başladı. Geçici ateşkesin başladığı 24 Kasım Cuma gününden bu yana toplam 69 rehine Hamas tarafından serbest bırakılırken 150 Filistinli de İsrail hapishanelerinden salıverildi.
Yaklaşık 41 km uzunluğunda ve 10 km genişliğinde, yani Londra'nın dörtte biri büyüklüğünde olan Gazze'ye yönelik bombardıman büyük bir insani felakete yol açtı. Konutların en az %45'inin yıkıldığı ya da hasar gördüğü tahmin edilmekte, bölge sakinlerinin temel ihtiyaç maddelerine erişimi bulunmamakta ve büyük çoğunluğun şeridi terk etmesine izin verilmemektedir. Sağlık Bakanlığı’na göre, Hamas kontrolündeki Gazze'de, bu haberin yayınlandığı tarihte 4.600'ü çocuk olmak üzere 14.500'den fazla Filistinli öldürüldü.
Gazze, Büyük İskender'in fethiyle (MÖ 332) Yunan öğreniminin merkezi haline gelene kadar sırasıyla Mısır (MÖ 15. yüzyıl başları), Filistin (MÖ 12. yüzyıl) ve Babil (MÖ 601 civarı) egemenliği altında kaldı. Romalılar bölgeyi MÖ. 63 yılında fethetmiş ve burası gelişen bir ticaret şehri olmuş, özellikle de zamanında birçok tapınak inşa ettiren İmparator Hadrianus tarafından tercih edilmiştir. Daha sonra Bizans imparatorluğunun bir parçası olmuş, yedinci yüzyıldan sonra bazı İslam hanedanları bölgeye gelmiş ve 13. yüzyılda Moğollar kontrolü ele geçirmiştir. Osmanlı İmparatorluğu ise 16. yüzyıldan 1917'deki İngiliz işgaline kadar hüküm sürmüştür.
Dolayısıyla Gazze, çoğu henüz kazılmamış bir kültürler palimpsestidir. Bölgede kültürel mirasın korunmasına odaklanan İspanya merkezli bir STK tarafından hazırlanan ön raporda 104 alanın hasar gördüğü ya da tamamen yok olduğu belirtiliyor. Heritage for Peace'in 7 Kasım'da açıkladığı veriler tarihi dini mekanları, evleri, müzeleri ve arkeolojik alanları içeriyor. Suriyeli bir arkeolog ve Heritage for Peace’ın başkanı olan İsber Sabrine "Rapor Gazze mirasının önemini gösteriyor" diyor. "Burası küçük bir bölge ama çok fazla mirasa sahip." Bu miras belki de hiçbir zaman bilinemeyecek çünkü bombardıman hem yerin altındakileri hem de üstündekileri yok etmiş olacak.
Devam eden hava saldırılarında çok sayıda tarihi cami hasar gördü. Şeridin kuzeyindeki Jabaliya'da, dünyanın en eski üçüncü kilisesi olduğuna inanılan Saint Porphyrius kilisesinin bombalanmasından kısa bir süre sonra tamamen yok olan yedinci yüzyıldan kalma bir yapı olan Omari Camii önemli bir kayıp. Heritage for Peace ayrıca 15. yüzyıldan kalma İbn Osman Camii ve Muhammed peygamberin büyük dedesinin gömülü olduğuna inanılan Seyid Haşim Camii'nin de zarar gördüğünü bildirdi. (The Art Newspaper bu haberleri bağımsız olarak doğrulayamadı.) Bölgede Hamas kontrolünde olan sağlık bakanlığına göre, Jabaliya mülteci kampına ve BM tarafından yönetilen bir okula yapılan saldırılar da dahil olmak üzere yoğun bombardıman sonucu yüzlerce kişi öldü.

Gazze'nin güneyinde bulunan Al Qarara Kültür Müzesi'nde Bizans döneminden kalma seramik koleksiyonu zarar gördü.
Fotoğraf: Mohammad Abulehia, Al Qarara Kültür Müzesi
Filistin Turizm ve Tarihi Eserler Bakanlığı bilgi toplamakla birlikte, sahadaki koşullar nedeniyle şu anda tam bir değerlendirme yapamadıklarını söylüyor. Bakanlığın müzeler ve kazılar müdürü Jehad Yasin, The Art Newspaper'a yaptığı açıklamada, "Bu süre zarfında [Gazze'deki personelden] alanları kontrol etmelerini isteyemeyiz" dedi.
Ancak Yasin, geçen yıl Gazze'nin kuzeyinde keşfedilen ve düzinelerce antik mezarla kurşundan yapılmış iki nadir lahit içeren 2.000 yıllık Roma mezarlığının bombardıman nedeniyle "neredeyse tamamen yok olduğunu" doğruladı. Bakanlığın eserlerin ya da Gazze'deki depoya nakledilen tabutlardan birinin durumu hakkında bilgisi olmadığını söyledi. İkinci tabut hâlâ bölgede bulunuyordu. Yasin, "[Depo] hâlâ güvenli mi yoksa bombalandı mı, bilmiyoruz" diyor. "Eğer bu parçayı kaybedersek, tarihimizden bir sayfayı kaybetmiş oluruz."
Gazze'deki müzelerin birçoğu yıkıldı ya da hasar gördü. Gazze'nin güneyinde bulunan Refah Müzesi, Facebook sayfasında binanın kısmen çöktüğünü gösteren iki video yayınladı. Yasin, Filistinli yetkililerin Al Qarara Kültür Müzesi ve Deir Al Balah Müzesi’nde de ciddi hasar meydana geldiğine dair raporlar aldıklarını söyledi.
Al Qarara Müzesi'ni 2016 yılında kuran Mohammad Abulehia, 12 Ekim'de bir füzenin bitişikteki bir eve isabet etmesi sonucu binanın ve koleksiyonun önemli ölçüde zarar gördüğünü doğruladı. Koleksiyon Bizans dönemine ait antik eserlerden oluşurken, girişin ücretsiz olduğu müze aynı zamanda bir toplum merkezi işlevi de görüyordu. "Müzeyi Gazze'nin somut ve somut olmayan kültürel mirasını korumak ve muhafaza etmek için kurdum. İşgal nedeniyle hırsızlık ve yıkım tehdidi altında olan kültürel varlıkları topladım ve araştırma, keşif ve belgeleme için yoğun çaba sarf ettim," diyor Abulehia. "Koleksiyondan geriye ne kaldıysa şu anda devam eden saldırılar nedeniyle tehlike altında. Gazze'de güvenli hiçbir yer yok."
Yasin'e göre, Gazze'nin bilinen ilk limanı olan ve MÖ 800'den MS 1100'e kadar iskân edilen Anthedon Limanı da bombardımandan önemli ölçüde etkilendi. Liman, Unesco'nun Dünya Mirası Geçici Listesi'nde yer alan Gazze'deki üç alandan biri. Bir UNESCO sözcüsü The Art Newspaper'a yaptığı açıklamada, "yerinde doğrulama yapmanın imkansızlığı nedeniyle uydu verilerini ve bize gönderilen bilgileri kullanarak Gazze'deki alanları uzaktan izlediklerini" söyledi. Bu da "kültürel mirasa verilen zarar konusunda net bir tahminde bulunmak için henüz çok erken olduğu" anlamına geliyor. UNESCO sözcüsü, savaştan önce bile UNESCO’nun "kültürel mirasla ilgili yerel kamu politikalarının eksikliği nedeniyle" Gazze'deki alanların korunmasına dair endişeleri olduğunu söyledi. "UNESCO, bu çatışmanın Filistin ve İsrail'deki kültürel miras üzerinde yaratabileceği olumsuz etkilerden derin endişe duymakta ve tüm aktörleri uluslararası hukuka titizlikle riayet etmeye çağırmaktadır." Yasin, Gazze'deki kültürel miras alanlarının ve koleksiyonların korunmasına dair uzun süredir önemli zorluklarla karşı karşıya olunduğunu belirtiyor. Sıkı kısıtlamalar altındaki bir bölgede faaliyet göstermek sadece demografik bir krizle ilgili değil, aynı zamanda ithal koruma malzemelerinin Gazze'ye girmesi için İsrail'den izin alınması gerekliliği gibi konular basit görevleri de sınırlayabiliyor.
İsrail 1967 savaşından sonra Gazze Şeridi'ni işgal etti ve 2005 yılında yerleşimlerini geri çekene kadar burada kaldı. 2007'de Hamas, bir önceki yıl kazandığı Filistin seçimlerinin ardından Gazze'yi kontrol altına aldı. İsrail, güvenlik kaygılarını gerekçe göstererek Gazze nüfusunun hareketini kısıtlayan bir abluka uyguladı ve Gazze'yi elektrik, gıda ve hatta içme suyu gibi temel ihtiyaçlar için İsrail'e bağımlı hale getirdi. BM Gazze'yi İşgal Altındaki Filistin Toprakları'nın bir parçası olarak görüyor.
2018 yılında British Council, Jabaliya mülteci kampında bulunan beşinci yüzyıldan kalma Bizans Kilisesi'nin korunması için fon sağladı. Projeye yakın bir kaynak The Art Newspaper'a kilisede ciddi hasar olduğuna dair raporlar olduğunu ancak bunları bağımsız olarak doğrulayamadıklarını söyledi. Heritage for Peace raporuna göre, alan neredeyse tamamen tahrip olmuş durumda. British Council ayrıca Gazze Şehri'nin 14 km güneyinde ve Kuzey Gazze'nin tahliye bölgesi içinde yer alan Deir al Balah yakınlarındaki Aziz Hilarion Manastırı'nın korunmasını da destekledi. Tell Umm Ammer olarak bilinen manastır, Orta Doğu'da önemli kalıntılara sahip en eski ve en büyük manastırlardan biridir ve Unesco Dünya Mirası Geçici Listesi'nde yer almaktadır. Hasar rapor edilse de çevresindeki alanların ve yolların tahrip edilmesi erişimi engellemiştir.

Bilinen tarihi M.Ö 15. yüzyıla uzanan Gazze Mısır, Babil, Roma, Bizans, Moğol, Osmanlı geçmişiyle çoğu henüz kazılmamış bir kültürler palimpsesti…
Çatışma bölgelerindeki mirasın korunmasına yönelik uluslararası bir ittifak olan Aliph, 2020 yılında manastırda bir proje yürüttü. Aliph'in iletişim ve işbirlikleri direktörü Sandra Bialystok, Aliph'in sahadaki operatörleri Première Urgence Internationale ve Riwaq ile düzenli iletişim halinde olduğunu, ekiplerinin güvende olduğunu ancak kesin bilgi edinmenin çok zor olduğunu söylüyor ve ekliyor "Her şeyden önce Aliph, hem İsrail hem de Filistin'deki tüm sivillerin trajik bir şekilde hayatını kaybetmesinden dolayı derin üzüntü duymaktadır. "Çevredeki mahallede ve muhtemelen manastırın kendisinde hasar olduğuna dair raporlar var; ancak bu henüz doğrulanmadı." Proje hakkında yakın bilgisi olan bir kaynak da aynı şeyi doğruluyor.
Gazze'nin deniz arkeolojik alanlarını içeren projeler de çatışmadan etkilendi. En yeni girişimlerden biri, Orta Doğu ve Kuzey Afrika'da Tehlike Altındaki Deniz Arkeolojisi Projesi'nin (MarEA) bir parçası olan Gazze Deniz Arkeolojisi Projesi (Gazamap). Proje, Southampton Üniversitesi ve Ulster Üniversitesi tarafından Oxford Üniversitesi ile ortaklaşa yürütülüyor. 2022'de başlatılan Gazamap, önemli arkeolojik verilere sahip olan ancak hızla erozyona uğrayan Gazze'nin kıyı alanlarını incelemek ve araştırmak için yola çıktı. Demir Çağı’na tarihlenen Tell Ruqaish (MÖ 1200-MÖ 500) ile Gazze Şehri'nin 5 km güneyinde yer alan en büyük arkeolojik alan Tell es-Sakan'a odaklandı. Ayrıca, GPS cihazları gibi temel çalışma araçlarına erişimi olmayan Filistinli arkeoloji öğrencileri için uygun maliyetli çözümler üretmek hedefleniyordu. Tell es-Sakan ve Tell Ruqiash bombardımanlardan etkilendi; ancak hasarın boyutu henüz net değil.
Kıyı bölgeleri tehdit altında
Ekim ayında daha fazla sualtı araştırması yapılması ve gelecek yıl yurtdışında eğitim verilmesi planlanıyordu. Ancak Gazze'deki mevcut koşullar projenin geleceğini tehlikeye attı. Öğrencilerden biri ve drone fotoğrafçılığı konusunda eğitim veren Rushdi Sarraj (tanınmış bir foto muhabiri) da dahil olmak üzere iki medya işbirlikçisi hava saldırılarında öldürüldü. Bazı öğrenciler de yerlerinden edildi.
Gazamap'ın direktörü ve Southampton Üniversitesi'nde kıdemli bir araştırmacı olan Georgia Andreou, Gazze'deki öğrencilerinin güvenliği konusunda "son derece endişeli" olduğunu söylüyor. Onları "şimdiye kadar çalıştığı en çalışkan öğrenciler" olarak nitelendiren Andreou, "en imkansız koşullarda çalıştıklarını ve mükemmel sonuçlar elde ettiklerini" ekliyor.
Bakanlığın müzeler ve kazılar müdürü Jehad Yasin, "Şu anda en acil ihtiyaç bu savaşı durdurmak, ardından uluslararası toplumun yardımıyla sorunları aşmanın bir yolunu bulabiliriz" diyor. "Gazze'de yaşanan sorunları çözmenin pek çok yolu var. En azından uluslararası hukuka göre bu kültürel mirası korumak zorundayız çünkü bu sadece Filistinlilerin değil dünyanın kültürel mirası."