Arama
E-bülten
E-bülten
Sergiler
Fuarlar
Kültürel Miras ve Müzeler
Sanat 3.0
Sanat Ekonomisi
Sinema
Sahneden
Tasarım
Kitap
Köşe Yazıları
Ajanda
Dükkân
Sergiler
Fuarlar
Kültürel Miras ve Müzeler
Sanat 3.0
Sanat Ekonomisi
Sinema
Sahneden
Tasarım
Kitap
Köşe Yazıları
Ajanda
Dükkân
Arama
Sahneden
Söyleşi

"Kadın Hikayelerini Merkeze Almak Sadece Tematik Bir Tercih Değil"

İKSV’nin düzenlediği 29. İstanbul Tiyatro Festivali, sahnenin sınırlarını genişleten oyunları, kapsayıcı yaklaşımı ve umut dolu tonu ile bu yıl da şehre yeni bir enerji kattı.

Yekta Kopan
11 Aralık 2025
Handan Uzal Dündar, Fotoğraf: Fatih Yılmaz 

İKSV

Handan Uzal Dündar, Fotoğraf: Fatih Yılmaz

İKSV

İKSV’nin düzenlediği 29. İstanbul Tiyatro Festivali, 22 Kasım’a kadar İstanbul’un farklı sahnelerinde tiyatro, performans ve dansın en özgün örneklerini izleyiciye sundu. Küratörlüğünü Mehmet Birkiye’nin üstlendiği festival, yerli ve yabancı toplam 16 yapımla sanatseverleri çağdaş sahne sanatlarının zengin çeşitliliğiyle buluşturuyor. Her yıl olduğu gibi bu yıl da tiyatronun dönüştürücü gücünü merkeze alan festival, şehrin kültür sanat hayatına yeni bir derinlik kattı. Festivalin ruhunu, seçim sürecini ve bu yılın öne çıkan temalarını konuşmak üzere İstanbul Tiyatro Festivali Programlama Yöneticisi Handan Uzal Dündar’la bir araya geldik.

Aşk Yolunda İstanbul'da Neler Olmuş: Çerkes Rıdvan'ın Dolabı

Fotoğraf: Mete Kaan Özdillek

İKSV

Festival, 1989’dan beri İstanbul’un kültür sahnesinde çok özel bir yer edindi. Sizce bu festival, yıllar içinde şehrin tiyatro izleyicisini ve tiyatronun algısını nasıl dönüştürdü?

Festival, seyirciyi sadece oyun izleyen bir konumdan çıkarıp sahnede kullanılan dil, reji, dramaturji ve mekân ilişkisini fark eden bir noktaya getirdi. Zamanla farklı biçimlerle karşılaşan izleyici, risk alan işleri takip etmeye, festivalle birlikte keşfetmeye kendini açtı ve üretim süreçlerine ilgi duymaya başladı. Bugün seyirci daha sorgulayıcı, bilinçli ve sahneye daha yakından bakan biri bence.

Bu yıl programda altısı uluslararası olmak üzere toplam 16 oyun ve performans yer alıyor. Bu yılki seçkiyi hazırlarken hangi temalar, duygular ya da toplumsal meseleler sizin için belirleyici oldu? 2025 programına damgasını vuran bir “ruh hâli” var mı?

Programı oluştururken edebiyat uyarlamalarına yer verdik, kadın anlatılarına odaklandık, içinde bulunduğumuz dünyayı dönüştürmeyi hedefleyecek kadar tutkulu eserler izledik ve şehirle ilişki kuran yapıları öne çıkardık. Seyirciyle doğrudan temas kuran, yalın ama etkili işleri tercih ettik. Sahnede olup biten tüm karanlığa rağmen dönüşüm bugün, yarın, her an mümkün hissi baskın ve yapısıyla bence umut dolu bir program.

Festivalin hazırlanma sürecinde karşılaştığınız en büyük zorluklar nelerdi? Bu zorlukların üstesinden gelmek için nasıl bir dayanışma ve ekip ruhu kurdunuz?

Programın çeşitli ve nitelikli olması için çok fazla araştırma yaptık; özellikle uluslararası yapımları davet edebilmek ciddi emek ve zaman gerektirdi. Farklı ülkelerle iletişim kurmak, içerikleri değerlendirmek ve takvime doğru yerleştirmek en büyük zorluktu. Bu süreçte küratörümüzle birlikte ekip olarak sürekli fikir alışverişi yaptık ve birlikte hareket ederek programı güçlü bir yapıya kavuşturduk.

Programda çok konuşulan yapımlar dışında, sizin kişisel olarak en çok heyecan duyduğunuz ya da “bu yılın sürprizi” dediğiniz projeler hangileri?

Katedral, Hamlet ve Bovary benim kişisel olarak en çok heyecan duyduğum üç yapım. Katedral, günümüz sahne sanatlarının en dikkat çeken genç koreograflarından Marcos Morau’nun imzasını taşıyor, hem sahne dili hem görsel yapısıyla nefes kesici bir estetik sunuyor. Bovary, klasik metne farklı bir yerden bakarak güçlü bir feminist uyarlama ortaya koyuyor ve karakterin iç dünyasını bugünün bakış açısıyla yeniden kuruyor. Hamlet ise hem rejisiyle çok yenilikçi bir yorum getiriyor hem de kapsayıcı yapısıyla Avrupa ve Amerika’da büyük ses getirmiş bir örnek; alışılmış Shakespeare sahnelemelerinin çok ötesine geçiyor.

Biz Kimiz, Fotoğraf: Salih Üstündağ

“Yeni Arayışlar’ bölümü gibi daha deneysel sahneleme biçimleri bu yıl da programda yer alıyor. Sizi özellikle heyecanlandıran, ‘bu yıl bizim için bir ilkti’ diyebileceğiniz bir yapı ya da proje var mı?

Yeni Arayışlar bölümü aslında programın yerli yapımlara ayrılmış kısmı ve burada özellikle genç ya da sahneleme biçimleri açısından yenilikçi sanatçılara alan açıyoruz. Bu bölüm sadece deneysel estetikleri değil, yeni üretim yöntemlerini ve ortaklık biçimlerini desteklediği için festivalin geleceğini şekillendiren bir platform haline geldi. Seyirciyi de farklı anlatım biçimleriyle karşılaştırması açısından bizim için çok değerli. Uluslararası programda ise “bu bizim için bir ilkti” diyebileceğimiz yapım kesinlikle Hamlet. İKSV’nin Denizbank partnerliğinde başlattığı kapsayıcılık ve erişilebilirlik çalışmalarının ilk adımlarından biri bu oyun. Shakespeare’in metniyle güçlü bağını koruyan ama onu bugünün dünyasıyla ilişkilendiren çok güçlü ve yenilikçi bir rejisi var. Bu yorum klasiği dönüştürmek yerine metnin özünü daha görünür kılıyor diyebilirim. Bunun yanında kapsayıcılık açısından da çarpıcı bir örnek; farklı bedensel ve zihinsel deneyimlere sahip oyuncuların sahneyi eşit biçimde paylaşması dünyada çok ses getirdi. Bu nedenle Hamlet yalnızca önemli bir yapım değil, festival tarihimizde temsil biçimi açısından da gerçek bir ilk oldu.

Festival, ‘Bu İşte Bir Kadın Var’ temasıyla kadın hikâyelerine odaklanıyor. Ayrıca erişilebilirlik ve kapsayıcılık gündemleri de programda yer buluyor. Bu alanlarda festivalin rolünü nasıl değerlendiriyorsunuz? Gelecek için ne gibi hedefleriniz var?

Kadın hikâyelerini merkeze almak bizim için sadece tematik bir tercih değil; sahnede kimin söz aldığına ve kimin görünür olduğuna yeniden bakmak anlamına geliyor. Beş yıldır Odeabank’ın tema sponsorluğunda sürdürdüğümüz ‘Bu İşte Bir Kadın Var’ bölümünde bu yaklaşımı içerikte olduğu kadar davet ettiğimiz ekiplerde ve çalışma biçimlerimizde de benimsiyoruz. Erişilebilirlik ve kapsayıcılık konusunda da benzer bir hassasiyetimiz var; bu yılın programındaki Hamlet yapımında Down sendromlu oyuncuların sahnede yer alması bunun somut bir örneği oldu. Önümüzdeki yıllarda da hem erişilebilirliği hem kapsayıcılığı sahnenin doğal bir parçası haline getiren projeleri programda kalıcı olarak sürdürmeyi hedefliyoruz.

Türkiye Down Sendromu Derneği Dans Gösterisi

Fotoğraf: Salih Üstündağ

İKSV

Bu yıl festival İstanbul’un iki yakasında, değişik mekânlarda gerçekleşiyor. Tiyatro mekânlarının çeşitliliği ve şehirle kurulan bağ sizce izleyici deneyimini nasıl etkiliyor? İstanbul özelinde mekân seçiminin getirdiği zorluklar ve avantajlar neler?

Festivalin iki yakaya yayılması bilinçli bir tercih; her oyunu kendi yapısına en uygun mekânda sunmaya çalışıyoruz. Kimi yapımlar için klasik sahne yeterli olurken, bazıları için merdiven, geçiş alanı ya da tarihi binalar daha doğru bir atmosfer kuruyor. Bu çeşitlilik izleyicinin oyunu farklı biçimlerde deneyimlemesini sağlıyor. İstanbul’un mekân çeşitliliği büyük bir avantaj, ancak trafik, mesafeler ve teknik gereksinimlerin her mekânda değişmesi planlamayı zorlaştırıyor. Bu nedenle takvimi dikkatle kurmak, mekânla oyunun kurgusunu birlikte düşünmek ve ekiplerin buna göre hazırlanmasını sağlamak gerekiyor.

Ülkemizde tiyatronun bugünü hakkında sizce en kritik üç soru ne? Örneğin bağımsız tiyatroların durumu, mekân erişimi, izleyici alışkanlıkları gibi… Yeni kuşak tiyatrocuların dili, biçimi ve seyirciyle kurduğu ilişki hakkında gözlemleriniz neler?

En kritik üç konu; ekonomik sürdürülebilirlik, mekân ve altyapıya erişim, üretmek isteyen yeni kuşaklara alan açmak. Ekonomik sürdürülebilirlik tarafında 20 yılı aşkındır Koç Holding Enerji Grubu Şirketleri Aygaz, Entek, Opet ve Tüpraş’ın ve pek çok gösteri sponsorumuzun kıymetli destekleriyle festivalimizi sürdürüyoruz. Zorluklar elbette her zaman var ama zorluklara rağmen her engel yeni bir yöntem denemenin zeminini yaratıyor. Genç kuşak farklı mecraları birleştiriyor, seyirciyle kurulan ilişkiyi yeniden tanımlıyor ve alternatif anlatım biçimleri keşfediyor. Bizim görevimiz, bu enerjinin devam edebileceği koşulları birlikte oluşturmak.

SahnedenTiyatroKültür-SanatGündem
E-bülten
Art Newspaper Türkiye
Hakkımızda
Çerez Aydınlatma Metni ve Politikası
Kişisel Verilerin Korunma Politikası
Aydınlatma Metni
Açık Rıza Onay Formu
Künye
Partnerlerimiz
Satış Noktaları
Kariyer
İletişim
Takip Edin
Facebook
Instagram
Twitter
© The Art Newspaper