Arama
E-bülten
E-bülten
Sergiler
Fuarlar
Kültürel Miras ve Müzeler
Sanat 3.0
Sanat Ekonomisi
Sinema
Sahneden
Tasarım
Kitap
Köşe Yazıları
Ajanda
Dükkân
Sergiler
Fuarlar
Kültürel Miras ve Müzeler
Sanat 3.0
Sanat Ekonomisi
Sinema
Sahneden
Tasarım
Kitap
Köşe Yazıları
Ajanda
Dükkân
Arama
Sergiler
Söyleşi

Katmanlar ve Zamanın İzinde: Marcus Graf Küratörlüğünde İki Sergi

Anna Laudel Istanbul, 28 Kasım tarihinde Jochen Proehl’in Kazılmış Görüler: Yer ve Bellek Katmanları başlıklı kişisel sergisini ve Kabine 05/25: Ekspresyonizm ve Yeni Nesnellik Dün ve Bugün başlıklı karma serginin kapılarını izleyiciye araladı. Her iki serginin küratörlüğünü de Marcus Graf üstleniyor.

Elif Onay
5 Aralık 2025
Kabine 05/25: Ekspresyonizm ve Yeni Nesnellik Dün ve Bugün
Fotoğraf: Hadiye Cangökçe

Kabine 05/25: Ekspresyonizm ve Yeni Nesnellik Dün ve Bugün
Fotoğraf: Hadiye Cangökçe

Mekân ve tarih algımızı şekillendiren görünmez katmanlara doğru

Anna Laudel Istanbul mekanının ilk katında Jochen Proehl’in Kazılmış Görüler: Yer ve Bellek Katmanları başlıklı kişisel sergisiyle karşılaşıyoruz. Büyük tuvallerde yer ve insan müdahalesini resmeden sanatçı, soyut ve figüratif dilin kesişiminde konumlanan keşif alanlarını izleyiciyle buluşturuyor.

Kazılmış Görüler: Yer ve Bellek Katmanları
Hadiye Cangökçe

Proehl bize yüzeyin altındaki dünyaya açılan bir yolculuk sunarken, toprağın ve belleğin katmanlarını izleyiciye sunuyor. Sanatçı toprakla olan bağlantısının kaynağını çocuk yaşlarda Anadolu’ya yaptığı ziyaretlerle ilişkilendiriyor. Proehl, İstanbul’daki inşaat sahaları ve arkeolojik alanlardan ilham aldığının altını çizerken, insan müdahalesinin toprakta bıraktığı izleri merkezine alıyor. Tuvallerde yarattığı alanlar gerçekliğin sınırlarından bağımsız olmasının yanı sıra, izleyiciyi kendi imgeleriyle buluşturuyor. Mekân ve tarih algımızı şekillendiren bu “görünmez” katmanlar, izleyicinin farkında olmadığı bir bilinç katmanına temas ediyor ve düşünce dünyasında bir yankı bırakıyor.

Kazılmış Görüler: Yer ve Bellek Katmanları
Hadiye Cangökçe

Proehl, derinlik ve zaman algısını kendi renk paletiyle, metaforik bir dil üzerinden yeniden inşa ediyor. Kırmızı, “yer altı durumu”nu ve toprağın derinliklerinde var olanı simgelerken,toprağın altında açığa çıkmayı bekleyen potansiyellerin enerjisini bilincimize yansıtıyor. Toprağın altında devam eden hayata dikkat çeken sanatçı, toprağı “sonsuzluğa giden karanlık geçit” olarak da tanımlıyor. Burada “sonsuzluk”, keşfedilmemiş olanı çözümlemeye karşı tükenmeyen bir merak duygusunun tercümanı olarak beliriyor. Kırmızı ve sıcak tonlara karşıt olarak kullanılan mavi, zamanın donduğu bir alanı temsil ediyor. Yüzeye yakın olan, kimi zaman donmuş veya su altında saklı kalmış izleri görünür kılıyor.

Kazılmış Görüler: Yer ve Bellek Katmanları
Hadiye Cangökçe

Proehl, büyük ve belirgin fırça darbeleriyle kompozisyonlarını katman katman inşa ediyor. Bu süreç, bir çözümleme arzusunu da beraberinde taşıyor. Tarihte ve toprak arasında donmuş izler, adeta toprağın derinliklerinden açığa çıkarıyormuşçasına yükseliyor. Boya ile toprağın kurduğu organik bağ, Proehl’ün resimlerinde hem kendini var eden bir yapıyı ortaya çıkarıyor, hem de görünmeyen katmanlarla sessiz bir diyalog kurma olanağı sunuyor.

Bir kabine: 100 yılın sanat hafızasıyla bugünün buluşması

Anna Laudel’in ikinci katında, küratörlüğünü Marcus Graf’ın üstlendiği Kabine 05/25: Ekspresyonizm ve Yeni Nesnellik Dün ve Bugün başlıklı karma sergi yer alıyor. 20. yüzyılın başlarında Almanya’da pratiğini sürdüren Konrad Felixmüller, Max Beckmann, Otto Dix ve George Grosz gibi sanatçıların çizim, baskı ve kâğıt işleri, Türkiye’den çağdaş sanatçıların güncel işleriyle bir araya geliyor. Ekspresyonizm (Dışavurumculuk) ve Yeni Nesnellik akımını ortak bir bağlamda sunan serginin tasarımı, 1920 tarihli bir sessiz film klasiği olan Robert Wiene'nin yönettiği Dr. Caligari’nin Muayenehanesi isimli Alman dışavurumcu filmden esinleniyor.

Kabine 05/25: Ekspresyonizm ve Yeni Nesnellik Dün ve Bugün
Fotoğraf: Hadiye Cangökçe

Serginin çıkış noktalarından biri olan “Aradan yüz yıl geçse de bugün hâlâ aynı ruhu taşıyan sanatçılar var mı?” sorusu, yalnızca seçkinin yanı sıra, serginin mekânsal kurgusuna da şekil veriyor. Girişte, biri bordo diğeri siyah olmak üzere iki perdeyle örtülü kapı izleyiciyi karşılıyor. İzleyicinin rotası bordo perdeden başlayıp siyah perdede son bulacak şekilde tasarlanmış. Yolculuk, kronolojik bir akış içinde eski ve yeni eserlerin birbirine yanıt verdiği bir etkileşim alanı yaratıyor. Bu kesişimde, “geçmiş” ve “şimdi” ortak bir hafızada buluşuyor.

Kabine 05/25: Ekspresyonizm ve Yeni Nesnellik Dün ve Bugün
Fotoğraf: Hadiye Cangökçe

Her iki serginin küratörlüğünü üstlenen Marcus Graf ile Kabine 05/25: Ekspresyonizm ve Yeni Nesnellik Dün ve Bugünve Kazılmış Görüler: Yer ve Bellek Katmanları üzerine, sergilerin taşıdıkları düşünsel hatları ele alan bir söyleşi gerçekleştirdik.

Marcus Graf

ELİF ONAY:Cabinet 05/25: Expressionsim and New Objectivity Then and Now, “100 yıl geçse de hâlâ bu ruhu taşıyan sanatçılar var mı?” sorusundan hareketle Alman ekspresyonizmi ile Türkiye’nin güncel sanat sahnesi arasında bir temas alanı kuruyor. Bu “ruh” ya da ifade arayışı, bir yüzyıl içinde hangi yönleriyle değişiyor sizce? Geçmiş ile günümüz arasında, bu yan yana gelme aracılığıyla nasıl bir köprü kuruluyor?

MARCUS GRAF: Ekspresyonizm ile Yeni Nesnellik, 20. yüzyılın ilk çeyreğinde ortaya çıkan iki karşıt ama birbirini tamamlayan tavırdı: biri duygunun radikal dışavurumu, diğeri ise dünyanın sert gerçekliğine neredeyse klinik bir bakış. Cabinet 05/25’te bu iki yaklaşımı güncel Türk sanatçılarının pratiğiyle yan yana getiriyor.

İki akım, tarihsel kriz dönemlerinde bireysel ve toplumsal bir isyan olarak ortaya çıkmıştı: Savaşın, ekonomik çöküntülerin ve siyasi çalkantıların ortasında sanat, hem bir eleştiri hem de alternatif bir perspektif sunma aracı haline gelmişti. Bugün hâlâ benzer toplumsal ve küresel sorunlarla karşı karşıyayız: Kentlerimizdeki gerilimler, küresel krizler ve çatışmalar, insanlığın yüz yıl önceki travmalarına şaşırtıcı derecede benzer yankılar yaratıyor.

Dolayısıyla bu noktada “Sanatçı dünyayı nasıl hisseder ve nasıl temsil eder?” sorusunun yanına başka bir soru ekleyebiliriz: Sanat, kriz dönemlerinde ne anlama gelir? Toplumu eleştirirken ve alternatif bakış açıları önerirken sanatın rolü nedir? Belki de asıl sormamız gereken soru, insanlığın yüz yılda gerçekten bir şey öğrenip öğrenmediğidir.

Bu sergi, geçmiş ile bugün arasında lineer bir devamlılık değil, bir yankı odası kuruyor. Yüzyıl önceki estetik ve düşünsel arayışlar, günümüz sanatçılarının işlerindeki duyarlılık, biçimsel tutum, eleştirel tavir ve politik farkındalıklar üzerinden tekrar görünür oluyor. Bu bağ, tarihin ağırlığını değil; sanatın süreklilik kazanan direncini açığa çıkarıyor.

Kabine 05/25: Ekspresyonizm ve Yeni Nesnellik Dün ve Bugün
Fotoğraf: Hadiye Cangökçe

Cabinet 05/25: Expressionsim and New Objectivity Then and Now sergisindeki bazı sanatçıların, sergide yer alacak olan diğer işlerden ilhamla, sergi için yeni işler üretmesinin eserlerin sergideki etkisini ve izleyiciyle kurduğu ilişkiyi nasıl şekillendirdiğini düşünüyorsunuz?

Yeni sanat eserlerin ortaya çıkması, sanatçıların sergiyi sadece temsil edilen bir alan değil, aktif bir üretim sahası olarak görmelerini sağladı. Bu da izleyicinin sadece bakmayıp düşünmeye, ilişkilendirmeye, yorumlamaya yöneldiği daha katmanlı bir deneyim yarattı.

Cabinet 05/25’teki bazı sanatçılar, sergiden ve yan yana geldikleri Alman sanatçıların işlerinden ilham alarak yeni eserler ürettiler. Örneğin Ayshe Bezenmiş yeni bir portre çizimi yaptı, Esra Karaduman, Heinrich Hoerle’nin eserini kendi işine entegre ederek doğrudan bir diyaloğa girdi, İnje Furni Hannah Höch’e yanıt niteliğinde bir iş ortaya koydu. Ayrıca Merve Morkoç, Ali Elmacı ve Erinç Seymen de bu sergi için yeni eserler ürettiler.

Kabine 05/25: Ekspresyonizm ve Yeni Nesnellik Dün ve Bugün
Fotoğraf: Hadiye Cangökçe

Bu durum beni oldukça mutlu etti, çünkü bir sanatçının sergi davetiyle yeni bir iş üretmesi, serginin sadece bir sunum alanı değil, aynı zamanda bir üretim fırsatı olduğunu gösteriyor. Sergi bu anlamda yeni eserlerin tetikleyicisi haline geldi ve bu da sergiyi daha canlı, daha zamana özgü bir deneyim haline getirdi.

Ve en önemlisi, Türk sanatçılar ile Alman sanatçılar arasındaki bu etkileşim, farklı kuşaklardan gelen sanatçıların diyaloğunun ne coğrafya ne de zamanla sınırlı olduğunu kanıtlıyor. Böylece sergideki, özellikle de yeni üretilen bu eserler, 20. yüzyıl başındaki Ekspresyonizm ve Yeni Nesnellik arasındaki bağın bugünün çağdaş sanat dünyasında hâlâ güçlü, anlamlı ve geçerli olduğunu gösteriyor.

Anna Laudel Istanbul’un mekânında eş zamanlı olarak sunulan ve küratörlüğünü üstlendiğiniz iki sergi de geçmişe yönelik yolculuk teması üzerinden farklı yaklaşımlar sergiliyor. Sizce, aynı mekânda izleyiciyle buluşmaları, sergilerin birbirleriyle kurduğu diyaloğu nasıl şekillendiriyor?

Her ne kadar bu iki sergi aynı mekânda ve eş zamanlı gerçekleşse de, aslında birbirine doğrudan bağlı değiller. Yine de Jochen Proehl’ün yaptığı gibi, o toprağın katmanlarını arkeolojik bir kazı gibi görünmeyeni görünür kılarken, aslında hafızanın, toplumsal yapının ya da insan olmanın katmanlarına dair bir metafor yaratıyor. Cabinet 05/25 de benzer bir şekilde sanat tarihinin yaklaşık 100 yıl önceki bir dönemini adeta tarihsel bir kazı gibi gün yüzüne çıkarıyor ve bunu bugünün çağdaş sanatıyla yeniden değerlendiriyor.

Kazılmış Görüler: Yer ve Bellek Katmanları
Fotoğraf: Hadiye Cangökçe

Yani her iki sergi de farklı katmanlarda, farklı zaman ve mekân boyutlarında bir diyalog yaratıyor. Jochen Proehl’ün sergisi dünyayla, toprakla, görünenle görünmeyenle diyaloğa girerken, Cabinet 05/25 sanat tarihinin katmanları arasında geçmişle bugün arasında bir köprü kuruyor. Her ikisi de bugünü daha iyi anlamak ve daha iyi bir yarın inşa etmek için bir platform sunuyor.

SergilerSanatçıKültür-SanatGündem
E-bülten
Art Newspaper Türkiye
Hakkımızda
Çerez Aydınlatma Metni ve Politikası
Kişisel Verilerin Korunma Politikası
Aydınlatma Metni
Açık Rıza Onay Formu
Künye
Partnerlerimiz
Satış Noktaları
Kariyer
İletişim
© The Art Newspaper