Arama
E-bülten
E-bülten
Sergiler
Fuarlar
Kültürel Miras ve Müzeler
Sanat 3.0
Sanat Ekonomisi
Sinema
Sahneden
Tasarım
Kitap
Köşe Yazıları
Ajanda
Dükkân
Sergiler
Fuarlar
Kültürel Miras ve Müzeler
Sanat 3.0
Sanat Ekonomisi
Sinema
Sahneden
Tasarım
Kitap
Köşe Yazıları
Ajanda
Dükkân
Arama
Sergiler
Değerlendirme

Üç zamanlı ve çok katmanlı aynalar

Günümüz Türkiye sanatının yaşayan en önemli imzalarından, kavramsal sanatın uluslararası yıldızlarından, bizim çağdaş sanatımızın ise hiç tartışmasız öncülerinden Sarkis’in yeni sergisi Edirnekâri Çerçeveli Beş İkona, Dirimart Dolapdere’de 3 Eylül-12 Ekim tarihleri arasında izleyiciyle buluştu.

Cem Erciyes
17 Kasım 2025
Sarkis, IK.311, Afife, Temmuz 2025, İstanbul, 2025, Özel yapım boya, ayna, 19.-20. yüzyıl Edirnekari çerçeve ve parmak izleri, 184 x 97 x 5 cm.

Sarkis, IK.311, Afife, Temmuz 2025, İstanbul, 2025, Özel yapım boya, ayna, 19.-20. yüzyıl Edirnekari çerçeve ve parmak izleri, 184 x 97 x 5 cm.

Sarkis her zaman şaşırtır, etkiler, düşündürür ve hayran bırakır. Eylül başında İstanbul’da açılan yeni sergisindeki beş çerçeveyle bizde bıraktığı etki de tam böyleydi.

Geniş galeri mekanının duvarlarında beş büyük çerçeve asılı. Hafif solmuş renkleriyle bu kalın ahşap çerçeveler, çiçekli geleneksel motiflerle ince ince süslenmiş. Bunlar bir zamanlar Edirne’de yapılan ve adını oradan alan Edirnekâri çerçeveler. Sarkis bu çerçeveleri Anadolu’dan ve hatta Şam’dan getirtmiş ve eski zanaatkârların bu çok güzel işlerini günümüze birer sanat eseri olarak taşımış. Belki yıllarca antikacıların depolarında bekleyen bu güzel nesnelere, kendi nefesiyle yeni bir hayat kazandırmış; onları birer sanat eserine dönüştürerek İstanbul’daki nitelikli bir galerinin duvarlarında izleyiciyle buluşturmuş.

Tabii Sarkis’in incelikli ve belki de zahmetli ama her adımı düşünceyle yoğrulmuş süreçlerinden geçerek gelmiş bu çerçeveler o galeri mekanına. 1966’da sel sularıyla zarar gören Floransa’nın ünlü Santa Croce kilisesinde solmuş renkleri uzmanlar nasıl yeniden canlandırdıysa öyle bir ihtimamla yenilenmiş bu çerçeveler. Üstlerindeki pigmentler analiz edilmiş ve renklerle desenlerin hayata dönmesi sağlanmış. Sarkis Edirnekâri çerçevelerin içine izleyicinin kendisini, bulunduğu zamanı görebileceği birer ayna yerleştirmiş. Sonra da o aynaları kendi parmak izleriyle renklendirip boyamış. Böylece, Osmanlı coğrafyasından ve tarihten süzülüp gelen o güzel çerçevelere baktığınızda kendi zamanınızı ve sanatçının zamanını hep birlikte görüp gözlemleyebiliyorsunuz. Sarkis bize üç boyutlu bir bakış açısı imkânı veriyor, çerçevenin dokusunu, kendi zamanınızı ve sanatçının izini hep birlikte gördüğünüz çok kolay ama hiç de basit olmayan bir fikirle gerçekleştiriyor bunu.

Zamanın izini taşıyan her nesne…

Günümüz Türkiye sanatının yaşayan en önemli imzalarından biri Sarkis. Kavramsal sanatın uluslararası yıldızlarından, bizim çağdaş sanatımızın ise hiç tartışmasız öncülerinden. Akademi’nin ardından 1960’larda Paris’te sürdürdüğü kariyerinde sanat tarihinde iz bırakmış pek çok sergide yer aldı; Documenta’dan Venedik Bienali’ne en önemli etkinliklerde, Pompidou’dan Guggenheim’a ünlü müzelerde eserlerini ve fikirlerini sergiledi. Venedik’te hem Türkiye hem Ermenistan pavyonlarında eserleri sergilenen; zamanlar, coğrafyalar ve kültürler ötesi bir sanatçı. Yirminci yüzyıl sanatının temel buluşlarından biri olan hazır nesneyi, politik ve kültürel tavrın kavramsal içeriğiyle zenginleştirerek mekanlara ve zamanlara özgü düzenlemelere dönüştürüyor. Bu dönüşümün içine mutlaka sanatçının elini ve kimliğini de katıyor. Ya bir küçük resim, boya, biçimsel müdahale ya da kişisel hikayelerden bir anıştırma… Böylece ortaya çıkan eserleri yine de oldukları âna ve anlama hapsetmiyor. Onların da bir ömrü olduğunu, onların da değişip geliştiklerini düşünüyor; yıllarca atölyede bekleyen manyetik bantlardan yapılmış bir heykel yeni bir sergide artık farklı bir eser olarak izleyicinin karşısına çıkıyor. Çünkü zamanın diyalektiği onu da dönüştürüyor. Zamanın izini taşıyan her nesne sanatçının temel meselelerinden biri olan belleğin taşıyıcısı olarak anlamlanıp, işlerinde kendine yer buluyor. Ama mutlaka yeni bir içerik kazanarak... Tıpkı Edirnekâri Çerçeveli Beş İkona sergisinde olduğu gibi.

Çok farklı malzemeler ve tekniklere açık bir sanatçı olan Sarkis’in tüm sanat serüveninin o zengin malzeme, mekân ve proje yoğunluğu içinde şaşırtıcı bir süreklilik de gösterdiğini görürüz. Bu yeni işleri de daha ilk bakışta hazır nesneye ve geçmişin ustalarına ve hafızaya olan merakını gösteriyorlar. Bunun ötesinde Sarkis’in ‘çerçevelenmiş’ olanı kendi sınırlarının dışına çıkartıp izleyiciyle iş birliği içinde farklı anlamlar kazandırma merakının de en yeni ürünleri olarak galeri salonunda yerlerini alıyorlar. Sarkis’in ikonalaştırdığı imgelerle yaptıklarını, vitraylarını, Altın İkona, İstanbul İkonaları adını verdiği çalışmalarını Venedik’teki Respiro’da yer alan işlerini, İmzalı Anonimler adlı çalışmalarını hatırlıyoruz. Hepsinde ve çok daha fazlasında çerçeve ile çerçevenin içindeki malzeme bizi geçmişle bu zaman arasında götürüp getiren işlere dönüşüyordu. Ve yine Respiro’da çocukların parmak izleriyle oluşan renkler, yine Dirimart’ta Çocukların Yağmur Çağrısı… ismiyle sergilenen çalışmalar, bu kez Edirnekâri aynaların içinde renklerden bir doku oluşturan sanatçının parmak izleri olarak karşımıza çıkıyor. Bizim Dirimart mekânında gördüğümüz beş çerçeveden oluşan bu yalın iş, Sarkis’in uzun, yoğun ve güçlü sanat yaşamının geldiği yeri temsil ediyor bir yandan da...

Müzeleri, Batımerkezciliği, milliyetçiliği, sanat piyasasını eleştiren, tersine çeviren bir sanatçının her bakışta kendini yenileyip çoğalacak, unutulmaz işleri bunlar. Sarkis’e, kavramsal sanata, eski ve yeni ustalara inancımızı tazeleyen bir sergi.

SergilerKültür-SanatSanatçıGündem
E-bülten
Art Newspaper Türkiye
Hakkımızda
Çerez Aydınlatma Metni ve Politikası
Kişisel Verilerin Korunma Politikası
Aydınlatma Metni
Açık Rıza Onay Formu
Künye
Partnerlerimiz
Satış Noktaları
Kariyer
İletişim
© The Art Newspaper