Arama
E-bülten
E-bülten
Sergiler
Fuarlar
Kültürel Miras ve Müzeler
Sanat 3.0
Sanat Ekonomisi
Sinema
Sahneden
Tasarım
Kitap
Köşe Yazıları
Ajanda
Dükkân
Sergiler
Fuarlar
Kültürel Miras ve Müzeler
Sanat 3.0
Sanat Ekonomisi
Sinema
Sahneden
Tasarım
Kitap
Köşe Yazıları
Ajanda
Dükkân
Arama
Sahneden
Söyleşi

Bir Yekta Kopan Röportajı: Elaine Elias / Brezilya’nın Sıcak Cazı İstanbul’da

35. Akbank Caz Festivali, şehrin kültür ve sanat hayatına katkıda bulundu. İstanbul’un sevgilisi, müziğiyle Brezilya ritimlerinin sıcaklığı, cazın doğaçlama ruhu ve klasik müziğin teknik zarafetiyle harmanlanmış eşsiz bir deneyim sunan Elaine Elias, festivalde sahne aldı.

Yekta Kopan
8 Kasım 2025
Eliane Elias. Fotoğraf: Bob Wolfenson

Eliane Elias. Fotoğraf: Bob Wolfenson

İstanbul’un müzikle buluştuğu anlar her zaman özeldir. Bu şehir, yıllardır sanatçıların yaratıcı enerjisine ev sahipliği yaparken, dinleyicileri de eşsiz deneyimlerle buluşturuyor. 35. Akbank Caz Festivali, şehrin kültür ve sanat hayatına sunduğu katkılarla bir kez daha bunu kanıtlıyor. Festivalin bu yıl öne çıkan isimlerinden biri de İstanbul seyircisinin gayet yakından tanıdığı bir isim: Elaine Elias. Elias’ın müziği, Brezilya ritimlerinin sıcaklığı, cazın doğaçlama ruhu ve klasik müziğin teknik zarafetiyle harmanlanmış eşsiz bir deneyim sunuyor. Piyanodaki ustalığı, vokalindeki incelik ve bestelerinde yarattığı melodik dokular, dinleyiciyi hem tanıdık hem de sürprizlerle dolu bir yolculuğa çıkarıyor. Onun eserlerinde samba ve bossa nova, cazın karmaşık harmonileriyle buluşurken, her performans sanki bir hikâye anlatıyor; dinleyiciye sadece bir şarkı değil, bir atmosfer ve duygusal bir yolculuk hediye ediyor. Eleştirmenler, Elias’ı “Brezilya cazının modern elçisi” olarak tanımlıyor ve onun sahnede yarattığı sıcak, samimi etkileşim, her konseri unutulmaz kılıyor. Elias, 10 Ekim’de Zorlu PSM Turkcell Platinum Sahnesi’nde sahne alıyor. Bu özel konserde, sanatçıya basta Marc Johnson, gitarda Leandro Pellegrino ve davulda Rafael Barata eşlik ediyor. Bu özel konser öncesinde, The Art Newspaper Türkiye’ye özel olarak Elaine Elias’la müziğini, ilham kaynaklarını ve İstanbul konserinin heyecanını konuştuk.

Time and Again ile dinleyicileriniz için hem tanıdık hem de sürprizlerle dolu bir atmosfer yarattınız. Bu albüm sizin için müzikal olarak nasıl bir yere sahip?

Orijinal bestelerden oluşan bir albüm yaratmak, özellikle müzik ve sözleri yazmak söz konusu olduğunda bir sanatçı için her zaman özel bir deneyimdir. Time and Again’de bazı parçalar daha önce enstrümantal olarak kaydedilmişti; At First Sight, It’s Time ve A Volta. Bu parçalar, albümde sözleriyle birlikte yeniden hayat buldular: Özellikle A Volta, Take6’in efsanevi vokal mimarı Mark Kibble’ın katkılarıyla zenginleşti. Mark, son on yıldır favori müzikal ortaklarımdan biri. Onunla ortaya çıkardığımız ses gerçekten özel bir tınıya sahip. Falo do Amor adını verdiğim bir diğer parça ise torunum Lucy’den ilham aldı. Portekizce sözleri, onun çevresine getirdiği neşeyi ve hayatımı değiştiren bu özel sevgiyi anlatıyor. Ayrıca Djavan ile düet yapmak da bir hayalimdi; onu düşünerek yazdığım şarkıyı birlikte çalmak inanılmaz keyifliydi. Kısacası her kaydım benim için özel, hepsi birer “bebek” gibi. Time and Again ile bir şarkıcı-söz yazarı, düzenleyici ve piyanist olarak kendimi tam olarak ifade ettiğimi hissediyorum.

Sizi dinlediğimizde aynı anda Brezilya’nın sıcaklığını, cazın derinliğini ve klasik müziğin zarafetini hissediyoruz. Bu üç müzikal kökü nasıl dengeliyorsunuz?

Müziğe yaklaşımımdaki duyarlılığınız için teşekkür ederim. Klasik eğitimim bana, çalmak istediklerimi ifade edebilmek ve icra edebilmek için gerekli tekniği kazandırdı. 10 yaşımdan 20 yaşıma kadar, yani 1970–1980 yılları arasında caz eğitimi aldım. Dijital çağın her şeyi internette erişilebilir hale getirmesinden çok önce, Bud Powell, Oscar Peterson, Bill Evans, Herbie Hancock, Chick Corea ve Keith Jarrett gibi caz piyanistlerinin eserlerini nota nota çözümleyip transkripsiyonlarını yaptım. 60’lar ve 70’lerde televizyonda sürekli “bossa nova” bestecilerinin müzikleri çalıyordu. 17 yaşımda Antonio Carlos Jobim’in söz yazarı, Brezilya’nın devlet şairi, efsanevi Vinicius de Moraes ve Toquinho ile turneye çıktım. Tüm bu etkileri klasik yaklaşımla birleştirdim. Bugün sahne ya da stüdyo fark etmeksizin, yaptığım estetik seçimlerle tek bir sese odaklanıyorum: kendi sesime.

Albümler, işbirlikleri, Grammy, Latin Grammy ve sayısız ödül. 40 yıla yaklaşan kariyerinizde hâlâ sizi en çok heyecanlandıran şey nedir? Sahnede “ilk kez” hissini tekrar yaşıyor musunuz?

Müziğimi dinleyicilerime ulaştırmayı çok seviyorum. Dünyanın dört bir yanındaki insanlarla müzik aracılığıyla iletişim kurabilmek harika. Canlı performanslarımızda her şarkıya ilk kez çalıyormuşuz gibi aynı enerji ve yoğunluğu veriyoruz. Bu yoğunluk, izleyiciye daha önce hiç yaşanmamış bir şeye katılma deneyimi sunuyor. Çünkü çoğu zaman parçaların büyük bir kısmını anın içinde doğaçlıyoruz. Melodiler ve yapılar aynı kalsa da o yapılar içinde ilerleyişimiz her seferinde yenileniyor. Bu hem bizim için hem de izleyiciler için gerçekten heyecan verici bir deneyim ve bunu yapmayı çok seviyoruz.

Sadece piyanist değil, aynı zamanda vokalist ve bestecisiniz. Performans veya kayıt sırasında bu rolleri nasıl dengeliyorsunuz? Biri öne mi çıkıyor?

Bu tamamen müziğin bağlamına bağlı. Örneğin Quietude gibi vokali ön plana çıkaran bir kayıt yapıyorsam, sesi merkezde tutuyor ve düzenlemeleri buna göre şekillendiriyorum. Besteleme ise biraz farklı: bazen müzik ve sözler aynı anda gelir, bazen bir enstrümantal parça daha sonra sözlü bir melodiye dönüşür. Her şey bağlama göre şekillenir.

İstanbul sizi iyi tanıyor. 2011 ve 2014’teki performanslar hâlâ canlı bir şekilde hatırlanıyor. İstanbul’a dönmek ve Akbank Caz Festivali gibi köklü bir festivalde bu özel toplulukla sahne almak sizin için ne ifade ediyor?

Dünyaca ünlü Akbank Caz Festivali kapsamında İstanbul’da sahneye çıkacak olmaktan onur duyuyorum. Önceki konserleri hatırlıyor ve yeni gösterimi sunmayı dört gözle bekliyorum. Yanımda Marc Johnson, Leandro Pellegrino ve Brezilyalı usta davulcu Rafael Barata olacak. Söz veriyorum, renkli bir konser olacak ve birlikte izleyicileri heyecan verici bir Brezilya yolculuğuna çıkaracağız.



SahnedenKültür-SanatSöyleşi Gündem
E-bülten
Art Newspaper Türkiye
Hakkımızda
Çerez Aydınlatma Metni ve Politikası
Kişisel Verilerin Korunma Politikası
Aydınlatma Metni
Açık Rıza Onay Formu
Künye
Partnerlerimiz
Satış Noktaları
Kariyer
İletişim
© The Art Newspaper