Contemporary Istanbul’un 20. yılı özelinde, 20. yüzyılın önde gelen sanatçılarından Jannis Kounellis’in yapıtları, Uzun Hikayenin Yarısı başlığıyla Türkiye’de ilk kez sanatseverlerle buluşuyor. Akbank iş birliğiyle ve Hasan Bülent Kahraman’ın küratörlüğünde gerçekleşen sergi, Kounellis’in tiyatro ve yaşam arasındaki gerilimi odağına alan eserlerini içeriyor. Sanatçı, yoksulluk ve mit üretimi ekseninde geliştirdiği performatif ve görsel anlatımlarını, Arte Povera akımının izlerini taşıyan özgün bir bakış açısıyla izleyiciye sunuyor. Contemporary Istanbul’un Genel Koordinatörlüğü’nü daha önce üstlenmiş ve şimdi İcra ve Danışma Üst Kurulu üyesi olan Hasan Bülent Kahraman, Kounellis’in Türkiye’de ilk kez sergilenecek eserlerinin seçim sürecini ve fuarın güncel sanat ekosistemi açısından önemini anlattı.

Bu sene Contemporary Istanbul 20. Edisyonda eserleri sergilenecek sanatçı Jannis Kounellis’i seçmenizin ardında yatan düşünce neydi?
Kounellis, 20. yüzyılın en büyük sanatçılarından biri. Arte Povera her bakımdan hâlâ devam eden bir akım. Büyük bir çığır açtı. Bir türlü bitiremediğim On Yapıtta 20. Yüzyıl Sanatı adlı kitabımda 1960’ları Kounellis’in 1969’da gerçekleştirdiği 12 Canlı At adlı yapıtıyla anıyorum. (Sanatçı, Türkiye’de o işi yeniden üretme planlarını konuştuğumuz sırada vefat etti.) CI’da her yıl Akbank sanat bünyesinde düzenlediğim sergiler çok önemli. Tek sorun süresinin kısa olması. Aklımda Rondinone ve Pistoletto vardı. Çeşitli nedenlerle o sergiler gerçekleşmedi. O sırada bu yapıtların ayırdına vardım. Kounellis’in tiyatroyu eksen alarak gerçekleştirdiği bu yapıtlar eğer ilk kez izleyiciyle buluşacaktı. Ve şimdi gerçekleşiyor. Yeryüzünde çığır açmış bir sanatçının bir dizi yapıtının yeryüzünde ilk kez Türkiye’de sergilenecek olması beni heyecanlandırıyor, bir o kadar da gurur veriyor. Bu yapıtlarda Kounellis’in temel dürtüsü olan insan meselesini ve trajik olanı arıyorum. Yoksulluk yine Kounellis’in eksen kavramlarından biri. Ben tiyatronun bir yoksulluk sanatı olduğunu düşünüyorum. Tiyatro, başka türlü, “İki kalas bir heves” diye tanımlanmazdı. İkincisi, yoksullar mit üretirler. Zenginlerin mitleri olmaz. Nihayet her oyun yarımdır. O nedenle bu yapıtları çok girift bir muhakemenin uzantısı olarak ele aldım. Sergiye Uzun Hikayenin Yarısı adını verdim. Her tiyatro oyunu, eksiksiz, kusursuz ve çok tam bir şekilde uzun hikâyenin yarısıdır. Diğer yarısı büyük sanatçı, Kounellis’tedir.

“CI, Türkiye’de sanat bilincinin gelişmesinde çok önemli bir rol oynadı”
CI bu sene 20. yılını kutluyor. Siz CI’ın 12 yıl Genel Koordinatörlüğü’nü yaptınız, şimdi de İcra ve Danışma Üst Kurulu üyesisiniz. Bu konudaki düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?
Evet öyle, bu saydığınız konumlardan önce de yine Danışma Kurulu üyesiydim. CI, Türkiye’de sanat bilincinin gelişmesinde çok önemli bir rol oynadı. Her zaman söylediğim gibi dünyadaki diğer fuarlardan farklı olarak CI bir kültür kurumu olarak çalıştı. Türkiye’deki sanat çevrelerine sayısız yenilikler getirdi. Dikkatle bakanlar ve gelecekte bu oluşumu analitik biçimde izleyenler her yıl gerçekleştiren düzenlemenin kültürel dokusuyla o yılın evrensel ve bölgesel koşulları arasındaki ilişkiyi göreceklerdir. Fuar, kültürler arasında bir köprü kurmaya baştan beri özen gösterdi. Belli açılardan bakanlar sanat-ekonomi ilişkisini eleştirir. Doğrudur. Ben de eleştiriyorum. Ama ne yapalım ki, Rönesans’tan bu yana böylesi bir ilişki var. CI o ilişkinin somut bir zemine oturmasına ön ayak oldu. Galeri sisteminin güçlenmesine katkıda bulundu. Fakat hepsinden önemlisi koleksiyon dünyasının gelişmesi için çaba harcadı. Bana kalırsa fuarın sorunu değil elbette ama Türkiye’nin bu alandaki en büyük sorunu koleksiyonculardır. Kendilerini yeterince geliştiremediler ve hala yürümeleri gereken çok sorun var. Kişisel olarak beni özellikle ilgilendiren yanı ise fuarın belli sanatsal ifade biçimlerinin ilk kez fuarda sergilenmesi ve kendisine o platformda karşılık bulmasıdır. Farklı, zor, yenilikçi, aykırı sanat fuarların değil bienallerin işidir. Onların en önemlisi de Documenta’dır ki, o da 4-5 yılda bir icra edilir. Türkiye’de CI ise bu işlevi de üstlendi. Bütün bunlarla birlikte CI, büyük bir birikim meydana getirdi ve şimdi kendisini daha da ileriye taşıyor. İşte ben de Kounellis’in bir dizi yapıtının dünyadaki ilk sergisini CI 20’de açıyorum.