Arama
E-bülten
E-bülten
Sergiler
Fuarlar
Kültürel Miras ve Müzeler
Sanat 3.0
Sanat Ekonomisi
Sinema
Sahneden
Tasarım
Kitap
Ajanda
Dükkân
Sergiler
Fuarlar
Kültürel Miras ve Müzeler
Sanat 3.0
Sanat Ekonomisi
Sinema
Sahneden
Tasarım
Kitap
Ajanda
Dükkân
Arama
Sergiler
Değerlendirme

Juliette Minchin’den Zeyrek Çinili Hamam’da spekülatif ritüeller

Juliette Minchin, İstanbul’daki ilk kişisel sergisi Where the River Burns ile Zeyrek Çinili Hamam’da ritüel, arınma ve dönüşüm temalarını keşfediyor.

Elif Onay
19 Eylül 2025
Fotoğraf: Romain Darnaud

Fotoğraf: Romain Darnaud

Fransız sanatçı Juliette Minchin’in Where the River Burns başlıklı kişisel sergisi 19 Eylül’den 19 Ocak 2026’ya kadar sanatseverlerle buluşmaya hazırlanıyor. Küratörlüğünü Anlam de Coster’in üstlendiği sergi, Minchin’in İstanbul’da düzenlediği ilk sergi olarak dikkat çekiyor. 1992 doğumlu Fransız sanatçı, Paris’te yaşıyor; heykel, yerleştirme, video ve desen gibi farklı mecralar üzerinden disiplinlerarası bir üretim dili geliştiriyor. Malzeme, ışık, koku ve sese derinlemesine temas eden, çok duyulu ve kapsayıcı mekânlar yaratan Minchin, dönüşüm ve yok oluş temalarını merkezine alıyor. Plastisite, başkalaşım, çözülme, çürüme ve erime gibi döngüsel süreçleri odağına alan sanatçının işleri, aynı zamanda zamanı kaydeden birer araç hâline geliyor.

Juliette Minchin ve Anlam Arslanoğlu de Coster.

Fotoğraf: Oğulcan Dumrul

Süreç odaklı işler ve çok duyulu bir yaklaşım

Minchin’in çoğu zaman evrelere bölünmüş seriler halinde gelişen çalışmaları, madde ile form arasındaki eşiklere odaklanıyor. “Bu bir başlangıç mı yoksa bir son mu?” sorusu etrafında, bitişler ile doğuşlar birbirine karışıyor. Her son, yeni bir başlangıcın ihtimalini taşıyan, varoluşsal soruların cevaplarını irdeleyen bir potansiyel alanı açıyor. Bu kavramsal çerçeve, sanatçının kullandığı malzemelere de doğrudan yansıyor. Alçı, toprak, balmumu ve sıvı gibi doğal bileşenlerle çalışan Minchin’in heykelleri organik formlara dönüşüyor. Yüzeylerin kimi zaman insan derisini anımsattığı bu işlerde, tekrar eden jestler ve malzemenin öngörülemez değişimi, yapıtları süreç merkezli, simyasal bir yapıya dönüştürüyor.

Juliette Minchin, Hydromancie 56, H.121 x W.115 cm-2023-1966-HD, Fotoğraf: Romain Darnaud

Mekânda açılan duyusal portallar

Malzeme, ritüel ve mimariye odaklanan sanatçı, Çinili Hamam’daki yerleştirmesiyle mekânın tarihî işlevinden esinlenerek bir rahatlama ve dönüşüm deneyimi sunuyor. Sergi, 16. yüzyıldan kalma hamamın yakın zamanda ortaya çıkarılmış Bizans Sarnıcı ve soğukluk bölümlerine yayılarak, yapının yüzyıllar boyunca süregelmiş ritüellerle kurduğu diyalogu ön plana çıkarıyor. Mekâna özgü deneyimin ötesine geçen bu çalışma, hamamın tarih boyunca üstlendiği toplumsal ve kültürel rolünü çağdaş bir bağlama taşıyor.

Ziyaretçiler sarnıca adım attıklarında karşılaştıkları balmumu perdeler, mekâna geçişin sembolik eşiklerini işaret ediyor ve dış katmanlar ile toplumsal kimliklerden arınmaya davet eden bir alan yaratıyor. Bu alan, zaman algımızla uyumlu olarak hem esnek hem de geçirgen bir nitelik taşıyor; günümüz perspektifinden geçmişin izleri ve geleceğin olasılıkları üzerimizde etkili olurken, bu izler biz “şimdiki zaman” da var olurken bize doğrudan temas edemiyor. Yine de düzlemsel zamanın sınırlarının yıkıldığı bu alanda geçmiş ve gelecekle eş zamanlı var oluyor. Tüm zaman kesitleri ve yıllar boyu mekânda süregelmiş ritüeller bir bağlayıcı eşik rolüne bürünüyor.

Minchi’in eserlerine sanatçının İstanbul’da bulunduğu süreçte şehrin adak ve dilek ritüellerinden aldığı ilham da etki etti. Sanatçının yerel kiliselerden topladığı, bir zamanlar umutla yakılmış yarı yanmış mumlarla yarattığı yeni yerleştirme, kolektif özlem, hafıza ve spiritüel izler için heykelsi bir taşıyıcı niteliği kazanıyor. Where the River Burns, ritüel, mimari ve malzemenin dönüşüm sürecini bir araya getirirken, kutsal ile gündelik, anıtsal ile mahrem arasındaki hassas dengeler de irdeleniyor.

Suyun sezgisel yolculuğu

Minchin’in üretiminde su, hem arınmanın simgesi hem de bilinmeyene doğru sezgisel bir yolculuğun aracı olarak merkezi bir rol üstleniyor. Adını, suyun yüzeyinde ya da akışında beliren izlerden anlam çıkarma geleneğinden alan Hydromancies serisi, bu yaklaşımın en güçlü örneklerinden biri olarak öne çıkıyor. Yarı saydam kâğıt üzerinde su, pigment ve ateşin etkileşimiyle şekillenen çizimler, kimi zaman gökyüzü haritalarını, kimi zaman da el falı motiflerini andırıyor. Bu imgeler yalnızca görsel bir estetik sunmakla kalmıyor, aynı zamanda hamam geleneğiyle iç içe geçmiş, Barbaros Hayreddin Paşa döneminden günümüze uzanan, bilimsel ve mistik uygulamaların yankılarını aktarıyor. Geçmiş ile günümüzü, ritüel ile sezgiyi, somut ile simgeseli birbirine bağlıyor.

Fotoğraf: Romain Darnaud

Molybdomancy ve kalay ile tarih ve güncel arasında bir yolculuk

Minchin, kehanet amacıyla erimiş metallerin kullanıldığı eski bir teknik olan molybdomancy (kurşun dökme)’den esinleniyor. İstanbul’da ürettiği kalay yerleştirmeler, sarnıcın mistik atmosferinde adeta akışkan ve dantel benzeri yansıtıcı formlara dönüşüyor. Bazı parçalar, hamamın restorasyonu sırasında ortaya çıkan arkeolojik buluntularla kurdukları ilişki sayesinde tarih ile güncel sanat arasında etkileyici bir diyalog yaratıyor. Bu eserler, mekânın geçmişine işaret ederken ziyaretçilere, malzemenin ve mekânın ritüel üzerinden evrilen doğasını deneyimleme fırsatı sunuyor. Kalayın yüzeyinde ışığın oynadığı değişken refleksiyonlar, sarnıcın uhrevi havasıyla birleşerek izleyiciyi hem mekânsal hem de duyusal bir yolculuğa çıkarıyor.

Sergi, 19 Eylül’den 19 Ocak 2026’ya kadar Zeyrek Çinili Hamam’da görülebilir



SergilerSanatçısanatGündem
E-bülten
Art Newspaper Türkiye
Hakkımızda
Çerez Aydınlatma Metni ve Politikası
Kişisel Verilerin Korunma Politikası
Aydınlatma Metni
Açık Rıza Onay Formu
Künye
Partnerlerimiz
Satış Noktaları
Kariyer
İletişim
© The Art Newspaper