Arama
E-bülten
E-bülten
Sergiler
Fuarlar
Kültürel Miras ve Müzeler
Sanat 3.0
Sanat Ekonomisi
Sinema
Sahneden
Tasarım
Kitap
Ajanda
Dükkân
Sergiler
Fuarlar
Kültürel Miras ve Müzeler
Sanat 3.0
Sanat Ekonomisi
Sinema
Sahneden
Tasarım
Kitap
Ajanda
Dükkân
Arama
Sahneden
Değerlendirme

Kadife Tavşan: Bir Oyuncak Çok Sevilirse Gerçek Olabilir mi?

Işıklı, sesli, ekranlı oyuncakların arasında var olmaya çalışan, pelüş bir Kadife Tavşan oyuncağı… Onlarca oyuncak arasında bu tavşanla sihirli bir bağ kuran çocuğun yaşama, gerçekliğe ve sevgiye dair sıcacık hikâyesi minik seyircilerde tatlı bir iz bırakıyor.

Nihan Bora
17 Mayıs 2025
Alper Kul, Kadife Tavşan kitabını sahneye uyarlıyor, yönetmenliği Sevinç Erbulak’la paylaşıyor.

© ALİ GÜLER

Alper Kul, Kadife Tavşan kitabını sahneye uyarlıyor, yönetmenliği Sevinç Erbulak’la paylaşıyor.

© ALİ GÜLER

Oğlumun tiyatro oyunu izleyecek yaşa gelmesini dört gözle bekledim. Bu bekleyiş uzun sürmedi, zaman su gibi aktı ve Deniz Bora üç yaşına girdiğinde İstanbul kazan, biz kepçe oyun izlemeye başladık. Uzun yıllardır oyun izleme deneyimimin de etkisiyle nitelikli çocuk oyunu bulmakta epey zorlandığımı söylemeliyim. Nedense söz konusu “çocuk” olduğunda, konuların hafife alındığını, basite indirgendiğini fark ettim. Halbuki asıl çocuklara yapılan işlerin daha ciddiye alınması gerekmez mi? Onlarca afiş arasında, tanıtım metninde dahi kendini ifade edemeyen, iki kısa cümleyle geçiştirilen oyunlar açıkçası beni epey umutsuz hissettirdi.

Ta ki geçen şubat ayında, oğlumla tatlı mı tatlı bir oyun izleyene kadar. Kadife Tavşan, sadece sıcacık hikâyesiyle değil, kadrosu, müzikleri ve kostümleriyle de çocuklar kadar yetişkinlerin de çok seveceği bir oyun. Margery Williams’ın meşhur Kadife Tavşan kitabından Alper Kul’un uyarladığı ve Sevinç Erbulak’la birlikte yönettiği oyunun başrolünde Aslı Tandoğan ve Yosi Mizrahi yer alıyor.

Zamane çocuklarının pilli, elektrikli, ışıklı, sesli ve teknolojik oyuncaklarla ne denli içli dışlı olduğunu görüyorsunuz. Oyundaki çocuk karakterimiz AIi’nin de renkli, göz alıcı birçok oyuncağı vardır. Fakat hareketsiz, ışıksız, bir köşede öylece duran oyuncağı kadife tavşan, onun hayatında bambaşka bir iz bırakır. Kadife tavşan, diğer oyuncakların yanında kendini çok sönük görse de, Ali için onun yeri ayrıdır. Hatta bir gün Ali’nin ebeveynleri oyuncak elemesi yaptığında, Kadife Tavşan’ı da odadan kaldırır ve Ali onun gittiğini görünce, yerini bulur tavşanı geri getirir. Bu oyuncak tavşan da bu değeri ve sevgiyi gördükçe; kalbi atan, hisleri olan bir canlıya dönüşür. Kadife Tavşan, çocukların elindekinin kıymetini bilmesini, yeri geldiğinde ona sahip çıkması gerektiğini ve bir kişinin değer gördüğünde ne kadar iyi hissedeceğini eğlenceli bir dille anlatan çok sahici bir oyun.

Yosi Mizrahi, oyunda Fırtına’yı canlandırıyor.

© ALİ GÜLER

“Çocuk tiyatrosu daha fazla özen ve sorumluluk gerektiriyor”

Kadife Tavşan’ı canlandıran Aslı Tandoğan, tavşanın aslında hepimizin kalbinde bir yerlerde duran, o unutulmuş oyuncağı temsil ettiğini söylüyor. “Pilli değil, sesli değil, ekransız… Ama sevildikçe ‘gerçek’ olan bir şey. Oyuncağın ruh bulması… Bu hikâyenin içinde yer almak, bir oyuncu olarak değil, bir anne olarak da beni çok derinden etkiledi.” Role hazırlanırken “teknik bir süreçten ziyade, duygusal bir yolculuğa çıktığını” söylüyor Tandoğan. Bir oğlan, bir kız çocuğu annesi olan oyuncu, kendi çocukluğuna döndüğünü şöyle paylaşıyor: “Oğlumun ve kızımın sevdiği oyuncaklarla kurduğu ilişkiyi gözlemledim, kendi çocukluğuma döndüm, hatta en sevdiğim oyuncak köpeğimin (hâlâ kızım oynuyor) gerçek köpeğimle çok benzediğini fark ettim. Sevgiyle yıpranmış, yamalı ama vazgeçilmeyen bir oyuncağın değerini yeniden anladım.”

Kadife Tavşan’ın gerçek olma yolculuğunu hepimizin yolculuğuna benzeten Tandoğan, çocuklar için de önemine şöyle dikkat çekiyor: “Başkalarına benzemeye çalışmadan, süslü ve ‘mükemmel’ olmaya uğraşmadan, sadece sevildiğimiz ve kendimiz olduğumuz için gerçek olabilmek… Bu, bugün çocuklara anlatılması gereken en kıymetli şeylerden biri.”

Bir anne olarak da “çocukların izledikleri her şeyi içlerine aldıkları”nı söyleyen Tandoğan, oyunların sadece eğlendirmek değil, ruhlarına şekil vermek için bir araç olduğunu düşünüyor. “Kadife Tavşan’da bizi farklı kılan şey, hikâyenin kalbinde sevgi, aidiyet ve zamanla gelen gerçeklik duygusunun olması. Çocuklara ‘sevilmek’ ne demek, ‘sadakat’ ne demek, hatta ‘ayrılık’ nasıl bir şey – tüm bunları çok naif ama çok etkili bir şekilde anlatıyoruz. Bu, onları hem eğlendiren hem büyüten bir anlatı. Ve bence tam da bu yüzden çocuk tiyatrosu daha fazla özen ve sorumluluk gerektiriyor.”

“İyilerle kötülerin savaşı değil, duyguların iç içe geçtiği bir yolculuk”

Tandoğan’ın bu bahsettiğim sorumluluğun farkında olması bir izleyici ve ebeveyn olarak beni mutlu ediyor açıkçası. Nitekim oyunda klasik anlamda bir kötü karakterin olmadığının altını çizmesi de kıymetli. Fakat buna rağmen çocukların her duyguyla karşılaştığını da anlatıyor. “Çocuklar, kıskançlık, dışlanma, kaybetme korkusu, özlem ve dönüşüm gibi pek çok duyguyu aynı anda deneyimliyor. Bence bu çok kıymetli. Çünkü hayat da tam olarak böyle; iyilerle kötülerin savaşı değil, duyguların iç içe geçtiği bir yolculuk.”

“Oyundan çıkan çocukların aklında ne kalacak sizce?” diye sorduğumda, Tandoğan’ın cümleleri tıpkı oyundaki karakteri gibi iç ısıtan cinsten: “Başkalarının bizden beklediği gibi olmaya çalışmak yerine, kendi özel yanlarımızı fark ettiğimizde gerçekten var olabiliriz. Bizi biz yapan şey; görünüşümüz, popülerliğimiz ya da pilli özelliklerimiz değil… Kalbimiz, duygularımız ve biricikliğimiz. Ve biz o anda, onların kalplerine sevgiyle işlenmiş bir iz bırakmış olacağız. Bence tiyatronun en büyülü tarafı da bu: Sahnede başlayan bir hikâyenin, izleyenin hayatında yaşamaya devam etmesi.”

“Canı çikolata çeker gibi tiyatro çeksin”

Bu nahif ama çocukların zihnine kazınacak Kadife Tavşan’ın yönetmenlerinden Sevinç Erbulak, ekibin nasıl bir araya geldiğini şöyle anlatıyor: “Sınıf arkadaşım, meslektaşım, canım Alper; hepimizi bir araya getirdi. Bu tamamen onun başarısı. Bir gün beni aradı ve ‘Okul günlerimize geri dönelim mi ister misin böyle bir şey?’ diye sordu. ‘Neler oluyor?’ dedim, bir avazda hayal ettiği şahane dünyayı anlattı. Bu fırsatı kaçıramazdım. Ben de ona dedim ki: ‘Ne zaman başlıyoruz onu söyle bana.’” Yetişkin oyununa göre, çocuk oyunu yönetmenin daha zor olduğunu düşündüğümü söylüyorum Erbulak’a. İlk kez bir çocuk oyunu yöneten Erbulak’la hemfikiriz ve kendisi, çocuk oyunu yönetmenin ciddiyetinin de son derece farkında: “Evet, çok daha zor galiba. Yani hem çok keyifli hem de çok zor. Çünkü belki de hayatında ilk defa tiyatroyla tanışacak birine o kadar samimi, o kadar yalansız bir şey yapmalısınız ki, sabah uyandığında da hâlâ oyunu düşünüyor olsun. ‘Bir daha ne zaman tiyatroya gideceğiz?’ diye sorsun. Canı çikolata çeker gibi tiyatro çeksin yani. Aklımızda hep bu vardı provalarda. Bütün ‘ilk’ler önemlidir. O yüzden bu ‘ilk’ benim hayatımda hep çok özel bir yerde kalacak.”

Kadife Tavşan’da bizi farklı kılan şey, hikâyenin kalbinde sevgi, aidiyet ve zamanla gelen gerçeklik duygusunun olması.
Aslı Tandoğan

Oyunu, “Sevmek, sevdiğini korumak, sevgine sahip çıkmak. Sevdiğini tüm özellikleriyle kabul etmek ve onu değiştirmeye, ondan başka birini yaratmaya çalışmamak,” diye anlatan Erbulak için bu oyunun ayrı bir yeri daha var çünkü kızı Kavin de oyundaki oyuncaklardan biri rolünde. Bu yanıyla da nasıl hissettiğini sorduğumda şöyle yanıtlıyor: “İnanılmaz! Bir annenin başına daha güzel ne gelebilir bilmiyorum. Hem öğrencilerim hem kızım hem de Aslı ve Yosi gibi iki şahane oyuncuyla böyle bir süreci paylaşmak paha biçilemezdi. Ha bir de ben Kavin’le günün birinde sahneye çıkarsam başka da bir şey istemem herhalde.”

“Çocuklar canlı performans izleme kültürüne adapte oluyor”

Türkiye’nin en iyi oyunlarında yapımcı koltuğunda yer alan Nisan Ceren Özerten ise Kadife Tavşan’ın da yapımcılığını üstleniyor. Tiyatronun çocukların dünyasında çok önemli bir yere sahip olduğunu düşündüğünü söyleyen Özerten, “Çocukların filtresiz, canlı ve dinamik halleri oyunlarla bütünleşiyor. Geniş hayal dünyalarına hikâye ve prodüksiyonla katkı sağlamanın yanı sıra, canlı performans izleme kültürüne de adapte oluyorlar,” diyor. Beş yaş üstü çocukların izleyebileceği oyunda, 50 dakika boyunca açıkçası ebeveynler de çok eğleniyor. Özerten, oyun sonrası oyunun temasına dair gerçekleştirilen atölyelerin de çok ilgi gördüğünü söylüyor.

Oyun Yazarı: Alper Kul

Yönetmenler: Sevinç Erbulak ve Alper Kul

Oyuncular: Aslı Tandoğan, Yosi Mizrahi, Mehmet Aybars Kaya ve Uzay Karaca, Ahmet Berberoğlu, Aleyna Göktuna, Eftelya Bilen, Emine Kaymakcı, Kavin Midyat, Levent İçmeli, Salih Demir

Dramaturg ve söz yazarı: Mert Dilek

Koreografi ve Hareket Tasarım: Yasin Anar

Müzik: Okan Kaya

Dekor tasarım: Deniz Saip

Kostüm tasarım: Gül Sağer

Işık tasarım: Tolga Erdoğan

Yapımcı: BKM

Proje yapımcısı: Luz Yapım

Uygulayıcı yapımcı: Naz Güven

Yapım koordinatörü: Defne Başoğlu

Yapım sorumlusu: Öykü Kalkan

Yapım asistanı: Burcu Becermen

Mix-mastering: Bahri Kaan Beşik

Görsel iletişim tasarımı: Ece Aktürk

Yaratıcı ajans: TBWA/İstanbul

İletişim danışmanlığı: PPR Medya ve İletişim

SahnedenTiyatrosanatGündem
E-bülten
Art Newspaper Türkiye
Hakkımızda
Çerez Aydınlatma Metni ve Politikası
Kişisel Verilerin Korunma Politikası
Aydınlatma Metni
Açık Rıza Onay Formu
Künye
Partnerlerimiz
Satış Noktaları
Kariyer
İletişim
© The Art Newspaper