Arama
E-bülten
E-bülten
Sergiler
Fuarlar
Kültürel Miras ve Müzeler
Sanat 3.0
Sanat Ekonomisi
Sinema
Sahneden
Tasarım
Kitap
Köşe Yazıları
Ajanda
Dükkân
Sergiler
Fuarlar
Kültürel Miras ve Müzeler
Sanat 3.0
Sanat Ekonomisi
Sinema
Sahneden
Tasarım
Kitap
Köşe Yazıları
Ajanda
Dükkân
Arama
Fuarlar
Haber

BASE Genç Sanatın Işığını Takipte

BASE’in dokuzuncu yılında genç sanatın rotasını; kurucular, jüri üyeleri, küratör, eski mezunlar ve koleksiyonerlerle konuştuk.

Ece Şahan
24 Kasım 2025
BASE

BASE

The Ritz-Carlton Residences, Istanbul B Blok’ta 26–30 Kasım tarihleri arasında gerçekleşecek BASE 2025, Türkiye’nin dört bir yanından 36 şehir, 43 üniversite ve 156 yeni mezun sanatçıyı aynı çatı altında buluşturuyor. Trendyol Sanat ana sponsorluğunda, Bilgili Sanat iş birliği ve Bilgili Holding’in ev sahipliğinde gerçekleşen sergide resimden yeni medyaya, heykelden seramiğe uzanan yaklaşık 200 eser yer alacak.

Bir tuvalin kenarında rengini arayanlar, mermerin sertliğinde kendini keşfedenler, kameranın gözünden dünyayı yeniden kuranlar... Anadolu’nun, Marmara’nın, Ege’nin atölyelerinde gençlerin elinden çıkan eserler, İstanbul’da bir araya geliyor.

Dokuzuncu yılına giren BASE, yalnızca genç sanatçıların üretimlerini görünür kılmakla kalmıyor; Türkiye’de sanat eğitiminin ve sanat ortamının nasıl evrildiğini, hangi alanlarda eksik kaldığını da gösteriyor. Küratörlüğünü Derya Yücel’in üstlendiği bu yılki edisyon, “Sınırlar / Olasılıklar” temasıyla sanatın cesaretini odağına alıyor. Yücel, “Gençlerin üretimlerinde yalnızca cesaret ve umut değil; öfke, yorgunluk, umutsuzluk ve direnç de var,” diyor ve tam da bu nedenle “sınır” ile “olasılık” kavramlarını seçtiğini vurguluyor.

Bu yılın jürileriyle konuştuğumuzda ise ortaya çıkan ortak tablo şu: Yeni mezunların önemli bir kısmı, cesaret konusunda bir adım geride kalıyor. Jüri üyeleri bu durumu büyük ölçüde güncel sanat eğitiminin dönüşümüne bağlıyor. Teknolojinin ağırlığının artırmasıyla birlikte kalemle kâğıda dokunan ellerin sayısı azalmış, titiz el emeği yerini dijital üretimlere bırakmış. Öte yandan galerilerin ticari öncelikleri ve sosyal medyada görünür olma yarışı da, yaratıcılığı kimi zaman gölgede bırakıyor. Yine de tüm bu koşullara rağmen, jüriyi şaşırtan ve heyecanlandıran işler oldukça yoğun. Tabloda en dikkat çekici yorum büyük şehirlerdeki yeni mezunların işlerinin bir adım önde olduğu.

BASE aslında tam da bu tabloya karşı Türkiye’nin her bir toprağından genç sanatçıların özgün sesini aradığı bir alan açıyor. Bu sergi, yalnızca bir buluşma değil; yeni nesil sanatçıların hem kendilerini hem de Türkiye’de sanatın geleceğini yeniden tanımlama çabası.

Jürilerin Gözünden Yeni Mezunlar

Deneyimli jürilerin değerlendirmeleri, kuşaklar arası farkları, yaratıcılığın sınırlarını ve gençlerin kendi sanatsal dillerini kurma çabalarını ortaya koyuyor. İrfan Önürmen, Gürbüz Doğan Ekşioğlu ve İnci Furni, yeni mezunların potansiyeline güven duyduklarını belirtirken, yaratıcılık ve cesaretin zamanın ruhu ve teknolojik ilerlemeden etkilendiğini de vurguluyor.

Gürbüz Doğan Ekşioğlu

Gürbüz Doğan Ekşioğlu: “Yaratıcılık Giderek Azalıyor”

“Yeni mezunların amacı; iyi bir reklam ajansında ya da bir kurumda yeterli maaşla işe girmek, yurt dışına çıkıp orada yaşamak. Çok az bir kısmı ise yüksek lisans yapmayı hedefliyor. Grafik tasarım öğrencisi, birinci sınıfta Temel Sanat Eğitimi ve seçmeli illüstrasyon dersi haricinde kalem ve kağıtla pek ilgilenmiyor. Derslerin çoğu bilgisayar ortamında işleniyor. Teknolojiyi kullanabildiği ölçüde düşüncesini hayata geçirebiliyor. Teknik konularda bir şekilde çözüm bulabiliyor ancak kavramsal nitelik açısından müstesnalar hariç henüz yeterince donanımlı değiller. Pinterest, Instagram ve Contemporary Art alanındaki işler gençleri yönlendiriyor. Daha önce yapılmış bir işi neredeyse aynısını yapan öğrenci, bunu ‘referans aldım’ diyerek savunabiliyor. Contemporary Art’ta daha önce yapılmış bir işi neredeyse aynısını yapan ve piyasada kabul gören sanatçılar var. Ticari amaçla kurulmuş bazı sanat galerileri, satılabilir sanat anlayışıyla genç sanatçıları yönlendirebiliyor. Dekoratif ve teknik olarak iyi çözülmüş işler rağbet gördükçe yaratıcılık giderek azalıyor. Erken tükenme konusunda ise yorum yapmak doğru olmayabilir. Bu konuda galericiler ve küratörler daha net bilgi verebilir. Çok sayıda güzel sanatlar fakültesinde eğitimin yetersizliğinden olmalı ki yarışmaya gönderilemeyecek düzeyde pek çok iş gördüm. Yaratıcı ve şaşırtıcı işler çok azdı. Cesaret ve kavramsal açıdan da henüz öğrenci olduklarından yeterince güçlü değillerdi. Teknolojik araçları kullanma konusunda çağdaş olunmadığında, üretilen işler de genel anlamda güncel olamıyor.”

Not: Tasarım ve sanat için; tutku, çok çalışmak, mesleki ve kültürel birikim gerekiyor, bu donanıma sahip olan öğrenci sayısı gittikçe azalıyor, bu duruma zamanın ruhu diyebiliriz.

İnci Furni, Fotoğraf: Berk Kır

İnci Furni: “Gençler Daha Cesur Davranmalı”

“Yeni mezunlarda ilk dikkatimi çeken şey, kadın katılımcıların çoğunlukta olmasıydı. Kendilerini ifade etme biçimleri ilginçti. Genç sanatçıların üretiminde bence en çok ihtiyaç duyulan şey ise içselleştirme. Daha fazla görmeye, okumaya, gezmeye, merak etmeye; olmadık şeylerin peşine düşmeye ve sanatla yaşamaya ihtiyaç var. Eğitim size sanatçıları, yapıtları, teknikleri ya da yazı yazma biçimlerini gösterebilir, ama sanatın kendisini nasıl yapacağınızı öğretemez. Gençler bence daha çok görünür olmalılar, daha çok denemeli ve daha cesur davranmalılar. Asıl mesele hız değil; görünür olanın niteliği. Bu yıl İstanbul dışındaki şehirlerden ve okullardan gelen işler beni daha çok etkiledi. Daha özgün, daha samimi üretimler vardı. Özellikle hikâye anlatımı daha belirgin biçimde öne çıkıyor diyebilirim. Özellikle bazı kadın sanatçıların kendilerini resmetme biçimlerini iyi buldum. Üretimlere bakarak bugünün sanat eğitiminin güncelliği konusunda gerçekten idealist sanatçı ve akademisyen arkadaşlar var; onlar daha kapsamlı değerlendirmeler yapabilir. Ancak bana göre gençler bugün her şeye dijital olarak çok kolay ulaşabiliyor. Bu erişim biçimi zaten eğitimin doğasını dönüştürüyor. Dolayısıyla, eğitimin artık güncel olmaması pek mümkün değil gibi geliyor bana.”

İrfan Önürmen

İrfan Önürmen: “Eleştirel Dili Daha Fazla Görmek İsterdim”

“Öncelikle ekran üzerinden dosyalara bakmanın zorluğunu yaşadım. Kötü görseller ve bazı özensiz sunumlar canımı sıkmıştı. Dosyalara baktığımda gerçekleşmesini ümit ettiğim, bize özgü olabilecek bir hissin, biçimsel ve düşünsel reaksiyonların bu yıl da belirmediğini gördüm. Bizim sanatımıza özgü ayırt edici biçim ve söylem özelliklerimizin olmadığı söylenir. Dolayısıyla bu olgu düşünülmelidir. Daha genç işlerin gelmesini beklerdim. Daha icatçı daha yaratıcı fikirlerin, önerilerin hayalini kurdum. Genç arkadaşlarımın her birinin yetenekli, duyarlı, hassas ve her birinin şimdiden usta olma yolunda olduklarına şüphe yok. Ama bu özellikler yetmez, düşünce üretmek gerekir. Sorunlu bir coğrafyada yaşamamıza rağmen eleştirel bir dilin daha fazla yapıtta belirmesini isterdim. Daha kuşkucu daha sorgulayıcı ve provakatif bir söylemin genç dosyalarına yakışacağını düşünürüm. Diğer yandan dünya artık ekranın içinden aktığından dolayı bildik ve tekrar bir dilin çok yaygın olduğu görülüyor. İnternet ve sosyal medyanın etkisi sayesinde, dijital kodlarla aynılaştırılmış ama dağınık imgelerin oluşturduğu bir dünya algısı daha nitelikli hale geldiği görülüyor. Belki de heyecan yitiminin nedeni bu olgu olabilir. Dosyalarda beğendiğim ve iyi işler var ama özgünlük ve farklılık anlamında beni heyecanlandıracak bir sürprizle karşılaşmadığımı söylemeliyim. Genç sanatçılar ve biz dahil herkes kendi mecrasını oluşturma gayreti içinde. Bunlar bazen kavanoz misali birbirine değmeden ve haberi olmadan bu ortamlarda yan yana var olabiliyor. Bazen bize hızlı yaşam biçimimiz içinde yapıt ile karşılaşmak değil sosyal medyada görmek yeterli gelmektedir. Dolayısı ile artık sergi sonrası eleştiri ortamlarının giderek yok olduğu doğrudur ve niteliği konusu tartışılmalıdır. Aslında birçok şey gözümüzün önünden akıp gitmektedir. Her şeyden haberimiz var ama tüm bunları özümsemek ve anlamak konusunda sıkıntılarımız giderek artmaktadır. Genç sanatçıların görünür olmak ile tartışılır ve anlaşılır olmak arasındaki ayrımın üzerinde durmalarını öneririm. Tersine bir gelişim öngörülemediğine göre yeni bağlam içinde genç sanatçıların kendi mecraları içinde tartışmacı ve yaratıcı kulvarlarını oluşturmaya başladıklarını görüyor ve yeni anlatım olanaklarını oluşturacaklarına inanıyorum. Bugünün sanat eğitiminin güncel sanatın dinamizmine karşılık verebildiğini düşünmüyorum. Çünkü okullar, akademiler doğaları gereği tutucudur ve sanatsal kuralları belirleme ve sanatın nasıl yapılacağını öğretme iddiası taşırlar. Bunun da çağdaş sanatın oluşma nedenleri ile çeliştiğini düşünüyorum. Diğer yandan okullardaki her öğrencinin yetenekli olduğunu varsayarız. Ama yetenek tek başına yeterli olmaz. Öğrenci eğitim süreci içinde özgürleşmeyi öğrenmelidir. Bunun eğitim kurumunun dışında gerçekleştirebileceğine inananlardanım. Sanat öğrencisi kendine bakmayı ve olan biten hakkında düşünmeyi, düşünce üretmeyi ve deneyselliği refleks haline getirmelidir. Sonuçta yaratıcılığının önünü açmaya yardımcı olabilecek pratikleri ve süreçleri kendi deneyimlemelidir.”

İsmet Doğan

İsmet Doğan: “Sanat Eğitimi Yeterince Çağdaş Değil”

“Yeni mezun gençlerde ortak özellik pek yok. Bölgesel bir şey var. Büyük şehirler; İstanbul, İzmir, Ankara dışında fakültelerden gelenler çok zayıflar. Sadece Diyarbakır farklı. Oradaki öğrenciler kendi deneyimleriyle bir dil kuruyor ve özgün bir bakış ortaya koyuyorlar. Bu sene gençler düşünmeye ve fikirlerini biçimle buluşturmaya daha fazla eğilim göstermiş; bu, üretimde yeni bir olgunluğun işareti. İstanbul daha kavramsal, Ankara ve İzmir daha heyecanlı. Bu seneki üretimlerde Hacettepe seramik öğrencileri şaşırttı, sanırım hocaları çok güzel motive etmiş. Onları tebrik ediyorum. Marmara öğrencilerinin de beden teorileri üzerine alıntıları şaşırttı beni. Malzemeyle düşünme biçimleri ve işleri, yalnızca teknik değil, bir anlatı ve dil kurma çabası taşıyordu. Genç sanatçıların artık hızlı görünür olmasıyla yaratıcılıklarının beslenmesi ya da erken tüketilmesi sanatçının sağlamlığına, duruşuna bağlı. Galeriler, kurumlar dayatır, özgür bırakmaz bu da yaratıcılığı beslemez. Görünmeden, ‘iş’lerle görünür olmak zor bir seçim. Bu coğrafyada ise hayli zor bir durum. Benim zamanımda işler ön plandaydı ve sanat nesnesi üzerine konuşulurdu. Bütün mesele kültür endüstrisi içinde olmak ya da olmamak. Bugünün sanat eğitimi yeterince çağdaş değil. Eğitim sorunu güncel olarak çok ciddi bir sorun(sal). Okulları okul yapan hocalarıdır ancak sanattaki kutuplaşma ve bir tür cemaatleşme nedeniyle, bazı okullardaki iktidar alanlarında belirgin etkiler gözlemleniyor.”

Eski Mezunlar Ne Diyor?

Dokuz yılda yüzlerce genç sanatçıya alan açan BASE, artık kendi hikayelerini anlatan bir kuşağın da parçası. Projeye katılan sanatçılar, BASE’i bugün hem görünürlük kazandıkları hem de sanatsal düşüncelerini yeniden tanımladıkları bir dönüm noktası olarak anıyor.

Rabia Kalyoncuoğlu, İsimsiz, 2018, nakışlı kumaş üzerine karakalem, 105/150 cm

Rabia Kalyoncuoğlu: “Görünür Olmama İmkan Yarattı”

“BASE ekip olarak başarılı işler gerçekleştiren ve genç sanatçılara destek olmaya devam eden, sanat ve sanatçı için güçlü ve faydalı bir oluşum. 2019 yılında BASE’e katıldım. 6 yıldır gerçekleştirildiği farklı sergilerde yer almaktayım. 2020 yılında birlikte bir kişisel sergi düzenledik. BASE sanat hayatında daha görünür olmama ve daha geniş bir kitle içerisinde yer almama imkan yarattı. Farklı koleksiyonlar da yer almama ve yeni koleksiyonerler ve kişiler ile tanışmama iletişime geçmeme önemli bir katkı sağladı.”

Rabia Kalyoncuoğlu

Ozan Dursun: “Yalnızca Görünürlük Değil Büyük Bir Fırsat”

“BASE’e katılmak, üretim sürecimi kendi sınırlarının dışına taşımamı sağlayan önemli bir dönüm noktasıydı. Genç sanatçıların farklı disiplinler aracılığıyla bir araya geldiği bu platform, yalnızca eserlerin sergilendiği bir alan değil; aynı zamanda düşünme biçimlerinin kesiştiği bir buluşma zeminiydi. Bu etkileşim ortamı, izleyici, koleksiyoner ve diğer sanatçılarla kurduğum ilişkiler üzerine yeniden düşünmemi sağladı; pratiğim bu sayede daha açık ve diyaloğa dayalı bir yapıya dönüştü. Sergi sürecinde profesyonel ekibin sağladığı destek, işimin mekânla kurduğu ilişkiyi tam olarak hayal ettiğim biçimde gerçekleştirmeme imkân tanıdı. Bu deneyim, üretim kadar sergilemenin de sanatsal düşüncenin bir uzantısı olduğunu fark etmemi sağladı. Yeni başvuracak sanatçılara, bu süreci yalnızca bir görünürlük alanı olarak değil, üretimlerini, düşüncelerini ve yönelimlerini yeniden konumlandırabilecekleri bir fırsat olarak görmelerini öneririm. BASE, genç sanatçıya yalnızca alan açmakla kalmıyor; aynı zamanda düşünsel bir dönüşüm için zemin hazırlıyor.”

Ozan Dursun

Kezban Arca Batıbeki, BASE’i hem genç sanatçılara alan açan hem de sürdürülebilirliğiyle ilham veren bir platform olarak görüyor. “Eserlerini edindiğimiz gençlerin bugün hâlâ üretmeye devam ettiğini görmek büyük mutluluk,” diyen Batıbeki, dokuzuncu edisyon öncesi bu istikrarlı yapının arkasındaki emeğe dikkat çekiyor.

Kezban Arca Batıbeki

Kezban Arca Batıbeki: “Genç Sanatçıları Gördükçe Mutlu Oluyoruz”

“BASE'in, genç sanatçılara verdikleri destekle her zaman takip ettiğimiz ve zaman zaman da alım yaptığımız çok başarılı bir platform olduğunu düşünüyorum. Eserlerini edindiğimiz bu genç sanatçıların zaman içerisinde hala var olduklarını ve doğru adımlar attıklarını gördükçe daha da mutlu oluyoruz. Katılan sanatçıların ve mekanların nasıl dikkat ve özenle seçildiklerini, arkasında nasıl bir emek olduğunu, daha önce jüri görevi de yapmış, başka sanatçıların işlerini sahiplenmeyi de seven bir sanatçı olarak yakından biliyorum. Ülkemizde böyle oluşumların değişken ekonomi nedeniyle kalıcı olmaları çok zor olmasına rağmen BASE'i bu yıl da başarıyla kotaracaklarına eminim. 9. Edisyonu'nu keyifle bekliyoruz.”

FuarlarKültür-Sanatsanat
E-bülten
Art Newspaper Türkiye
Hakkımızda
Çerez Aydınlatma Metni ve Politikası
Kişisel Verilerin Korunma Politikası
Aydınlatma Metni
Açık Rıza Onay Formu
Künye
Partnerlerimiz
Satış Noktaları
Kariyer
İletişim
© The Art Newspaper