Sahneye çıkan üç isim – Çağlar İşbilir, Elif Taştekne ve Murat Dede – kendi üretim süreçlerinden yola çıkarak, malzemeyle kurdukları diyalogu, hataları, arayışları ve vazgeçmeyen yönlerini paylaştı. Ortaya çıkan tablo, tasarımın sadece “yaratma” değil, aynı zamanda sorgulama ve direniş biçimi olduğunu bir kez daha hatırlattı.
Kısıtlarla üretmenin hikayesi
Etkinliğin yaratıcısı Selin Uysal, açılış konuşmasında serinin ruhunu şu cümleyle özetledi, “Tasarım, eldeki kısıtlar ve karşılaşılan sorunlara rağmen vazgeçmeden üretmeye devam edenlerin hikayesidir.”
Bu söz, gecenin tamamına yayılan ortak düşünceyi de özetliyordu: Tasarım, imkânsızlıkların içinde yeni olasılıklar yaratma pratiği.
Toprakla işbirliği: “Yeryüzüne Dokunmak”
Mono Earth’un kurucularından Çağlar İşbilir, “Yeryüzüne Dokunmak” başlıklı sunumunda doğayla rekabet etmek yerine onunla müzakere etmenin gerekliliğini anlattı.
“Toprak standart bir malzeme değildir; her defasında yeniden denemenizi ister” diyen İşbilir, sıkıştırılmış toprakla çalıştığı projelerinde üretim sürecinin deneysel doğasına dikkat çekti. Onun için asıl mesele, doğayı şekillendirmek değil, onunla birlikte üretmeyi öğrenmekti.
Bitkilerle başlayan bir devrim
Modada sürdürülebilirliği merkeze alan Elif Taştekne, “Bitkilerle Devrim” başlıklı sunumunda bitkisel deriyle ürettikleri PREV markasının hikayesini paylaştı.
Taştekne, moda endüstrisinin “doğal” olarak sunduğu materyallerin aslında doğayla çeliştiğini hatırlattı, “Bir tasarım markasıyla başlayan şey, aslında bir bilinç devrimine dönüşüyor.”
Bitkisel malzemeleriyle sadece yeni bir estetik değil, aynı zamanda bir farkındalık kültürü inşa eden Taştekne, tasarımın tüketimle değil, dönüşümle ilişkilenmesi gerektiğini savundu.
Murat Dede: Az malzeme, çok fikir
Etkinliğin son konuşmacısı Murat Dede, “Esnek Direnç” adlı projesinde dayanıklılığın sanıldığı gibi ağırlıkla değil, esneklikle mümkün olduğunu vurguladı.
Paperworks projesi kapsamında karton tüplerden tutkalsız, vidasız modüler mobilyalar tasarlayan Dede, üretim anlayışını şöyle özetledi, “Tasarım, az malzeme ama çok fikir gerektirir.”
Onun yaklaşımı, minimalizmi bir estetik tercihten öte, sürdürülebilir bir düşünme biçimi olarak yeniden tanımlıyor.
Tasarımın dönüştürücü gücü
Üç tasarımcının 15’er dakikalık sunumlarından oluşan etkinlik boyunca, malzemeyle kurulan ilişki, doğayla diyalog ve üretim sürecinin içsel direnci tartışıldı.
“Bir Tasarım Problemi”, her edisyonunda olduğu gibi bu yıl da tasarımcıları sadece sonuçları değil, süreçleriyle görünür kılarak; tasarımın bir deneme, yanılma ve yeniden deneme pratiği olduğunu hatırlattı.
