Arama
E-bülten
E-bülten
Sergiler
Fuarlar
Kültürel Miras ve Müzeler
Sanat 3.0
Sanat Ekonomisi
Sinema
Sahneden
Tasarım
Kitap
Ajanda
Dükkân
Sergiler
Fuarlar
Kültürel Miras ve Müzeler
Sanat 3.0
Sanat Ekonomisi
Sinema
Sahneden
Tasarım
Kitap
Ajanda
Dükkân
Arama
Kitap
Değerlendirme

Renklerin içinden bir şair: Sait Maden

Şair, çevirmen, yayıncı, ressam, fotoğrafçı ve grafik tasarımcı Sait Maden… O kendine her şeyden önce “şair” diyor ama ben, geçtiğimiz günlerde yayımlanan Bütün Şiirleri kitabını okurken, dizelerinde hayatı renklerle anlayan büyük bir ressam görüyorum.

Hülya Çelik
6 Ekim 2025

1931’de, İç Anadolu’nun küçük bir ilinde doğup, hem coğrafyasının hem de zihninin sınırlarını aşmış; 18 yaşında Fransızcadan şiirler çevirmeye başlamış; şair, çevirmen, yayıncı, ressam, fotoğrafçı ve grafik tasarımcı Sait Maden. Her bir yönü hakkında sayfalarca yazılabilecek bu çok yönlü kültür-sanat-edebiyat insanını, üstüne bir de ilk kez bir araya getirilip yayımlanan Bütün Şiirleri kitabını ekleyerek nasıl sığdıracağım bu satırlara bilmiyorum ama, deneyeceğim.


Renklerin içinden bir şair, dedim ona, çünkü tam da öyle. İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi, Bedri Rahmi Eyüboğlu Atölyesi’nden mezun oluyor. Yani hocası da renklerin en büyük şairi. Resme olan tutkusu her daim devam etmiş ama bir yandan da öyle büyük bir şiir tutkusu var ki içinde ve Pablo Neruda’dan tutun Octavio Paz’e öyle büyük şairleri Türkçeye çeviriyor ki, Türkiye’de bir kuşak dünya şiirini onunla tanıyor. Şair yönünü ayrıca anlatacağım, hem de en önemli şairlerimizden Haydar Ergülen’in dilinden ama önce başka bir konu: Sait Maden’in, Türk grafik tasarım kültürünün mimarı oluşu.


1960’larda, Sait Maden’in ilgisi tamamen grafik tasarımına yöneliyor. 8000 dergi ve kitap kapağı tasarlayarak bu alanda rekora imza atıyor ve yaptığı kapak tasarımları hem ressam hem tasarımcı kimliğini yansıtan çok güçlü kompozisyonlar içeriyor. Aziz Nesin’in 1961’de Karikatür Yayınevi’nden çıkan romanı Zübük’ün kapağı örneğin, Camus’nün Varlık Yayınları’ndan çıkan Yabancı’sı ve daha niceleri. Aziz Nesin için yaptığı kapak tasarımları akademik çalışmalara bile konu oluyor. Her kapak bir sanat eseri, her tasarım edebi esere ayrı bir doku kazandırıyor ve tasarımlarında kullandığı yazı fontlarının bazılarını da kendi yaratıyor Maden. Sade ama çok vurucu bir tipografi kullanımı var. 1990 yılında yayımladığı Simgeler kitabı, kendi tasarladığı amblem ve logolardan oluşan bir seçki albümü. Ve bu yalnızca bir tasarım kitabı değil, aynı zamanda onun sanat anlayışını belgeleyen bir çalışma. Türkiye’de bu alanda hazırlanmış en kapsamlı eser. İçinde yaklaşık 150 logo/amblem seçkisi var ve albümdeki eserler 2013 yılında (Sait Maden’in 82 yaşında hayata veda ettiği yıl) Simgeler 1954-2010 isimli bir retrospektif sergiye de dönüşmüş. “Başlangıcından Bugüne Türk Grafik Sanatı” isimli projesiyse, maddi destek bulamadığı için hiçbir zaman kitaplaşamamış.

Sarp Maden: “Hayatını grafik ürünleriyle kazandı ama şiir en büyük tutkusuydu”
Sait Maden’in çok yönlü sanatçı kişiliğini anlatmakta eksik kalırım korkusuyla, Uruguay’da yaşayan oğlu, müzisyen Sarp Maden’e ulaşıyorum ve ondan dinliyorum hakkında hiçbir kaynakta yazmayanları: “Babam çok yönlü, yaratıcı ve çalışkan bir insandı. Hayatını grafik ürünleriyle kazandı ama şiir en büyük tutkusuydu. Çağdaş Türk grafik sanatının öncülerinden ve binlerce özgün logo ve kitap kapağı yaptı. Hiç boş vakti yoktu, işe giderken ve dönerken, akşam yemeğinde ve sonrasında sürekli okurdu ve çalışırdı. Evimiz büyük bir kütüphane gibiydi, bütün odalar, salon ve koridor yerden tavana kadar kitap raflarıyla doluydu. Yurt dışına her gidişinde valizler dolusu kitap getirirdi. İnsanlığın kültürel mirasına dair bulabildiği her şeyi internet öncesi yıllarda, 1950’lerden başlayarak toplamaya başlamıştı. Edebiyat, resim, bilim, mitoloji, psikoloji, tarih, etimoloji... Evde Vietnam şiiri antolojisinden Sibirya Şamanizmi’ne, Sümerce gramer kitabından Sürrealizme kadar binbir konuda kitap vardı. Geçmişten günümüze dünya şiiri ve edebiyatıyla çok ilgiliydi. Eski toplumların yaratılış mitlerinden 20. yüzyıl edebiyatına dünyadaki farklı coğrafyaların edebi birikimini inceliyordu. Geçmişten günümüze kadar uzanan bir yelpazede şiir çevirileri yaparak ülkedeki kültürel hayata katkıda bulunuyordu.” Ve Sait Maden’in hiç bilinmeyen başka bir yönünü daha öğreniyorum Sarp Maden’den: “Amatör bir etimologdu, tarih boyunca dillerin, alfabelerin ve sembollerin gelişimini, insan topluluklarında iletişimin nasıl geliştiğini/evrildiğini araştırıyordu. Hattat ve kaligraftı, olağanüstü güzel bir el yazısı vardı. Estetik algısı çok yüksekti, giyiminden tabaktaki yemeğin sunumuna hayatın her alanında bunu görebiliyordunuz. Divan şiirini ve aruz veznini çok iyi tanıyordu, özellikle Fuzuli hayranıydı ve eski yazı ile Osmanlıca asıllarını okuyordu. Doğa aşığıydı ve hafta sonlarında evin bahçesi ile uğraşırdı. Fotoğraf meraklısıydı, özellikle gezerken bol bol fotoğraf çekerdi. Büyük bir plak arşivi vardı, özellikle klasik batı müziği.”


Ona neden “şiir dervişi” diyorsunuz Sayın Ergülen?

Bir işi para kazanmak için yapmak ya da bir konuda yeteneğe sahip olmak çok farklı konular elbette ama hayatta asıl önemli olan tutku duyduğun işi yapmak sanırım. Sait Maden içinse, yaptığı her işin ötesindeki en büyük tutku şiir oluyor her zaman. 2011 yılında, ona PEN Türkiye Şiir Ödülü’nü aldıracak kadar, Lorca’yı kendi dilinden çevirmek için İspanyolca öğrenecek kadar büyük bir tutkudan bahsediyorum. Yıllarca çeşitli dergilerde yayımlıyor şiirlerini Maden ve sonra bu şiirlerin hepsini toplayıp, 1996 yılında kendi kurduğu Çekirdek Yayınlar’dan dört cilt halinde yayımlıyor: Açıl Ey Gizem!, Yol Yazıları, Hiçlemeler ve Şiirin Dip Suları. Ve işte başta bahsettiğim gibi, Everest Yayınları bu dört cildi ilk kez bir araya getirdi ve Bütün Şiirleri ismiyle yayımladı. Kitabın kapağı tam bir sanat eseri, elbette bir Sait Maden kitabına yaraşır biçimde. Kapakta Sait Maden’in ismi, kendisinin tasarladığı ve Çekirdek Yayınları’ndan yayımladığı kitaplarda kullandığı fontla yazıyor. ‘İçi dışı sanat’ olan bir kitap bu ve elime alıp arka kapağını çevirdiğimde, tanıdık bir isim çarpıyor gözüme: Haydar Ergülen. Sait Maden’i “şiir dervişi” olarak tanımladığını okuyorum arka kapaktan ve hemen bir mesaj yazıyorum: “Lütfen bana Sait Maden’in şairliğini anlatır mısınız, ona neden ‘şiir dervişi’ diyorsunuz Sayın Ergülen?” diyorum. Her zamanki nezaketiyle ve tüm içtenliğiyle anlatıyor bana bu büyük Şiir Dervişi’ni: “Cumhuriyet aydınlanmasının köylü, taşralı çocuklara uzanan ışığını hep alnında hissetti Sait Maden. Çorum’dan İstanbul’a geldi, DGSA’da grafik okudu, ünlü bir tasarımcı oldu, çocukluğumdan bilirim adını, küçük İskender’in babası Derman Över gibi, binlerce şahane kitap kapağı yaptı. Logolar, amblemler tasarladı. Yaratıcı işler, hele böyle reklam, grafik, tasarımla uğraşanların çoğunda olan ‘ustalık hastalığı’ onun semtine uğramadı. Kendi çabasıyla, üstelik 1950 sonları, Fransızca, İspanyolca öğrendi, Baudelaire, Rimbaud, en çok da Lorca çevirmek için. Benim de Sait Maden’de sevdiğim onca şeyin yanında, yalnızca Lorca çevirmek için İspanyolca öğrenmesi büyüleyici bir özelliktir. Cemal Süreya’nın ‘keşke yalnız bunun için sevseydim seni’ dizesini onun için yinelememe yeterli bir sebeptir. Yalnızca bu adlarla kalmadı, modern şiirin ustalarını da çevirdi, yeryüzünün beş bin yıllık şiir serüvenini de, şarkılardan türkülerden ağıtlardan sagulardan destanlardan, her dilden, her kültürden, her sesten Türkçede buluşturdu. Bütün bunları yaptı, kendini öne sürmedi, öncelemedi, kendi şiirlerini en sona bıraktı. ‘Çekirdeğinde şiir olan’ böyle bir insana ‘şiir dervişi’ demeyip de ne diyecektik ya da kime diyecektik? Yazdıkları, yaptıkları, çevirdikleriyle hep yaşasın Sait Maden Hocamız!”


Aldığım yanıtla tüylerim diken diken, neyle karşılaşacağımı az çok tahmin ederek ama büyük bir heyecanla okumaya başlıyorum şiirlerini. O kendine her şeyden önce “şair” diyor ama ben dizelerinde hayatı renklerle anlayan büyük bir ressam görüyorum: “Söyle bana Gece var mı gereği / böyle çirkin olmanın biçimsiz kara / bir boyaevi yapsalar bu dünyayı / salt beyaz üretmeye aylarca / bedenin şurda kalsın / yetmez yüzünü ağartmaya”

Bütün Şiirleri / Sait Maden / Everest Yayınları / Şiir / 544 Sayfa

KitapEdebiyatKültür-SanatGündem
E-bülten
Art Newspaper Türkiye
Hakkımızda
Çerez Aydınlatma Metni ve Politikası
Kişisel Verilerin Korunma Politikası
Aydınlatma Metni
Açık Rıza Onay Formu
Künye
Partnerlerimiz
Satış Noktaları
Kariyer
İletişim
© The Art Newspaper