Arama
E-bülten
E-bülten
Sergiler
Fuarlar
Kültürel Miras ve Müzeler
Sanat 3.0
Sanat Ekonomisi
Sinema
Sahneden
Tasarım
Kitap
Ajanda
Dükkân
Sergiler
Fuarlar
Kültürel Miras ve Müzeler
Sanat 3.0
Sanat Ekonomisi
Sinema
Sahneden
Tasarım
Kitap
Ajanda
Dükkân
Arama
Sergiler
Haber

British Council Koleksiyonu Pera Müzesi’nde…

Pera Müzesi’nin yeni sezon sergileri arasında yer alan Ortak Duygular: British Council Koleksiyonu’ndan Yapıtlar sergisi, Ulya Soley küratörlüğünde, 16 Eylül’den 18 Ocak 2026’ya kadar devam edecek. Sergi, koleksiyonların ve kurumların yalnızca geçmişi korumayı değil, bugünün toplumsal ve politik dinamikleriyle de güçlü ilişkiler kurma potansiyeline odaklanıyor.

Esin Hamamcı
15 Eylül 2025
Gilbert & George, Entelektüel Depresyon, 1980
Karışık teknik, 242 x 202 cm © Gilbert & George

Enstalasyon görseli, Fake Barn Country, Raven Row, 2025

Gilbert & George, Entelektüel Depresyon, 1980
Karışık teknik, 242 x 202 cm © Gilbert & George

Enstalasyon görseli, Fake Barn Country, Raven Row, 2025

Sanat, estetik bir deneyimin ötesinde hislerin, ideolojilerin ve toplumsal yapının birbirine dolandığı yoğun bir anlama da denk düşer. Hele ki mesele, bir koleksiyonun sınırlarından taşan duygularla temasa geçmekse, sorulacak sorular da çoğalır. Peki bir sanat koleksiyonu, bir ülkenin tarihini ya da kültürel iklimini nasıl yansıtır? Hangi seslere kulak vermemiz istenir veya hangileri bastırılır? İstanbul’da Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi’nde kapılarını açan Ortak Duygular: British Council Koleksiyonu’ndan Yapıtlar sergisi, tam da bu soruların izini sürmekte. Küratörü Ulya Soley’le koleksiyonun küratöryel yolculuğunu ve sanat, politika, duygular temsili üçgeninde şekillenen sergiyi konuştuk.

Ulya Soley, Fotoğraf: Nadir Sönmez

ULYA SOLEY: Duyguların toplumsal ve politik bağlamda nasıl bir rol oynadığını vurgulamak, Batı merkezli kolonyal yaklaşımların yarattığı “öteki” duygusunu es geçerek “ortaklıklar” üzerine kurulu bir sergi oluşturma hikâyesi nasıl başladı?

ESİN HAMAMCI: British Council Koleksiyonu uzun zamandır takip ettiğim ve 2018 yılında gerçekleştirdiğimiz “Duvarları Olmayan Müze” projesi kapsamında da koleksiyondan çevrimiçi bir sergi hazırlama fırsatı bularak daha yakından tanıdığım bir koleksiyon. Aynı zamanda Pera Müzesi’nin de daha önce çeşitli sergilerde eser ödünç alarak kurumsal iş birlikleri yaptığı bir koleksiyon. Müzede bu koleksiyonda yer alan eserlere odaklanan bir sergi hazırlamaya karar verdiğimizde başladığım araştırma sırasında koleksiyona yaklaşabileceğimiz pek çok farklı perspektif ortaya çıktı. Bu, yaklaşık 9000 eserden oluşan geniş kapsamlı bir koleksiyon, bu yüzden de eser seçkisi ve konu bağlamında oldukça zengin olasılıklar barındırıyor. Koleksiyona yaklaşırken yola çıktığım temel sorular şöyleydi: 1930’lardan bu yana Birleşik Krallık sanatına odaklanarak oluşturulmuş bu koleksiyon, bugün İstanbul’da, Pera Müzesi bağlamında nasıl sergilenmeli? İçinde bulunduğu ekonomik ve siyasi ortamla beraber dinamik bir biçimde şekillenen bir yapı olarak müze, bu koleksiyona ev sahipliği yaparken nasıl bir rol üstlenmeli? Bu soruları yanıtlarken ise feminist kuramcı Sara Ahmed’in perspektifini bir başlangıç noktası olarak düşündüm. Ahmed, duyguların toplumsal ilişkilerde nasıl şekillendiğini ve nesnelerden insanlara veya insanlardan birbirlerine bulaşarak “yapışkan” hâle geldiğini inceliyor. Sergide yer alan yapıtlar da aslında bu anlamda bulaşıcı potansiyeller taşıyan ve dolayısıyla bir ortaklık kurmamıza zemin hazırlayabileceğini düşündüğüm yapıtlar. Sergi “öteki”yi kesinlikle es geçmiyor, aksine, Batı merkezli rasyonel düşüncenin ve kolonyal yaklaşımların sistemleri çöküşe sürüklediğini giderek daha yoğun hissettiğimiz bugünün politik ikliminde, duygu-mantık ikiliğini sorunsallaştırarak yeniden bir rota oluşturmayı öneriyor.

Ortak Duygular sergisi, British Council Koleksiyonu’ndan 29 sanatçıyı bir araya getiriyor. Bu sergiyi tasarlarken, üç bölüme ayırıyorsunuz. Bu bölümler nelerdir ve bize neler söylüyor?

Sergi, “Özeni Korumak”, “Tanıdık Yüzler” ve “Hayali Gelecek” başlıklı bölümlerinde kurumsal koleksiyon politikaları, sanat aracılığıyla bir araya gelen topluluklar ve sanat kurumlarının ve koleksiyonlarının geleceği üzerine düşünmeye davet ediyor. Serginin ilk bölümü, sanatçılar Ed Atkins, Jake and Dinos Chapman, Tony Cragg, Graham Fagen, Lucian Freud, Anya Gallacio, Gilbert and George, Richard Hamilton, Lubaina Himid, Damien Hirst, David Hockney, Michael Landy ve Marc Quinn aracılığıyla sanat koleksiyonerliğinin politikasını inceliyor: Güzelliği muhafaza etmenin imkânsızlığını vurguluyor ve bunun yerine özeni korumaya odaklanmayı öneriyor. Bir koleksiyonu oluşturan nesneler, bağlamlarından bağımsız olarak düşünülemez ve zaman geçtikçe bağlamları değişecektir. Dolayısıyla müzeler koleksiyon oluşturup bilgi üretirken karar aşamalarında içinde bulundukları bağlamı dikkate almak, bir araya getireceği toplulukların ihtiyaçlarını değerlendirmek durumunda. Bu yüzden de müzelerin geleceğini düşünürken belki de asıl üzerinde durmamız gereken koleksiyon oluşturma ve koruma pratiklerindeki özenin korunmasıdır. Serginin ikinci bölümü, kişisel, duygusal, ilişkilendirilebilir ve erişilebilir hikâyeleri paylaşan kadın, kuir ve beyaz olmayan sanatçıları bir araya getiriyor. Kurumlar sanat etrafında bir araya getirdiği topluluklarla nasıl ilgilenebilir ve koleksiyonlar bu perspektiften nasıl şekillenebilir; sembolik taahhütlerin ötesine geçerek duyguları harekete geçiren, katılımı teşvik eden ve farklı sesleri bir araya getiren yaklaşımlar nasıl benimsenebilir gibi sorulara yanıt arıyor. Bu bölümde yer alan sanatçılar: Sonia Boyce, Eileen Cooper, Tracey Emin, Jane England, Cerith Wyn Evans, Delaine Le Bas, Sarah Lucas, Chris Ofili, Raqib Shaw ve Madame Yevonde. Serginin üçüncü bölümü, nesnelerin, koleksiyonların, müzelerin ve teknolojinin geleceği üzerine düşünen spekülatif çalışmaları bir araya getiriyor. Elbette bu çalışmalar ideal gelecek senaryoları ortaya koymuyor çünkü kusursuz bir gelecek mümkün değil. Yine de gelecek her zaman var olacak ve bu da daha iyi senaryolar hayal etmemize olanak tanıyacak. Serginin son bölümü Larry Achiampong, Laura Aldridge, Kate Malone, Wolfgang Tillmans, Suzanne Treister ve Bedwyr Williams’ın yapıtları dahilinde şekilleniyor.

“Duvarları olmayan müze” olarak adlandırılan British Council Koleksiyonu’nun tarihî bir arka planı var. Bu eserlerin günümüzün toplumsal ve politik dinamikleriyle nasıl bağdaştığını düşünüyorsunuz?

1930’lardan bu yana oluşturulan British Council Koleksiyonu, Birleşik Krallık’tan 20. ve 21. yüzyıl sanatına odaklanıyor. Kalıcı bir sergisi olmayan koleksiyon, ağırlıklı olarak uluslararası sergilere ödünç veriliyor. British Council, yıllar içinde pek çok yapıtı henüz sanatçı kariyerinin başlarındayken koleksiyona dahil ederek, kariyerlerini ilerletmeye aracı olan bir kurum işlevi de görmüş. Birleşik Krallık sanatını uluslararası platformlarda tanıtma ve yaygınlaştırma amacı güden koleksiyondaki sanatçılara baktığımızda, ülkenin zamanla değişen yönetim ve göç politikalarına dair fikir edinme şansı da buluyoruz. Bu sebeple sergideki seçki, ağırlıklı olarak günümüz dinamiklerini farklı perspektiflerden okumamıza olanak veren koleksiyondaki güncel/yakın tarihli yapıtlardan oluşuyor.

Sarah Lucas, NÜ KİKLAD 12, 2010, Heykel

41 x 39 x 34 cm, © Sarah Lucas. Sadie Coles HQ, London izniyle

British Council Koleksiyonu

Sanat kurumlarının toplulukları evlerinde hissettirebilme gücü üzerine sergide önemli bir vurgu yapılıyor. Sanatın toplumsal birleştirici gücünü, mevcut kültürel ve politik iklimde nasıl daha fazla görünür kılabiliriz?

Aslında Ortak Duygular sergisi bu anlamda bir deneme, bir nevi bir araya getirdiği toplulukların ihtiyaçlarını dikkate alan kapsayıcı bir kurum geleceği şekillendirmenin yollarını arıyor. Sianne Ngai, Ugly Feelings (Çirkin Duygular) kitabında, duyguların yalnızca bireysel deneyimler değil, aynı zamanda kültürel temsil biçimleri ve iktidar yapılarıyla iç içe geçmiş toplumsal göstergeler olduğunu söylüyor. Dolayısıyla temsil ve duygu ilişkisini şekillendiren aktörlerden biri olarak kültür kurumlarının rolü bu noktada oldukça önem taşıyor.

Sergide hangi türlerden toplam kaç eseri izleyebiliyoruz?

Sergide 29 sanatçının video, yerleştirme, resim, tekstil, fotoğraf, gravür, seramik, heykel gibi çeşitli mecralarda üretilmiş 53 yapıtı yer alıyor. Pera Müzesi’nin 5. ve 4. katlarına yayılan sergiye, koleksiyonu ve serginin odaklandığı konuları ele alan kapsamlı bir yayın ve kamusal program da eşlik ediyor.

Sergi 16 Eylül-18 Ocak 2026 tarihleri arasında Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi’nde.

SergilerKültür-SanatsanatGündem
E-bülten
Art Newspaper Türkiye
Hakkımızda
Çerez Aydınlatma Metni ve Politikası
Kişisel Verilerin Korunma Politikası
Aydınlatma Metni
Açık Rıza Onay Formu
Künye
Partnerlerimiz
Satış Noktaları
Kariyer
İletişim
© The Art Newspaper