Arzu ve korku, zaman ve zamansızlık, varlık ve yokluk, kimlik ve temsil gibi ikilikler etrafında şekillenen sergi, izleyiciye doğrudan yöneltilen What’s Inside?– “İçerisinde ne var?” sorusuyla başlıyor. Soru, zihnin derinliklerine ve varoluşun karmaşık doğasına dair çok katmanlı bir düşünsel alan açılıyor.
Serginin kavramsal merkezinde yer alan triptik yapı, zaman algısını, kimliğin parçalanabilirliğini ve hakikatin çoğul doğasını görsel bir dille tartışmaya açıyor. Eserler, bu merkezden yayılan imgesel ve düşünsel uzantılar olarak mekânda yerini alıyor.
Yıldırım’ın üretimi; Platon’un Mağara Alegorisi’nden Jung’un Liber Novus’una, Demokles’in Kılıcı’ndan Persephone mitine kadar felsefi, psikanalitik ve mitolojik referanslarla örülü çok katmanlı bir semiyotik düzlemde şekilleniyor. Grotesk formlar, dünyevi arzular ve gerçekliğin kırılganlığı ise serginin alt temalarını oluşturuyor.