Arizona’da binlerce yıl öncesine tarihlenen petroglifler yakında dijital ortama aktarılacak ve bölgedeki yerli grupların yardımıyla yeniden yorumlanacak. Phoenix’te 47 akrelik bir alan kaplayan Deer Valley Petroglif Koruma Alanı’nda 500 ila 5.000 yıl önce yaratılmış yaklaşık 1.500 sembol kaydedildi. Alandaki petrogliflerin envanteri en son 1980 yılında artık demode olan yöntemlerle çıkarılmıştı. Oysa daha fazla motifin keşfedilebileceğini düşünen arkeologlar bölgedeki dört kabileyle ―Salt River Pima-Maricopa, Gila River, Tohono O’odham ve Ak-Chin― birlikte çalışarak güncel bir veritabanı oluşturacak.
Alandaki arkeolojik araştırmalar ilk olarak 1970’li yılların sonunda, yeni konut projelerini sel ve muson yağmurlarına karşı korumak amacıyla bir dizi baraj inşa edilmeden önce gerçekleştirildi. ABD Ordusu Mühendisler Birliği proje için Flagstaff’teki Museum of Northern Arizona’dan arkeolog J. Simon Bruder’la sözleşme yaptı. Yaklaşık bir ay boyunca alanda çalışan Bruder eyaletteki petrogliflere ilişkin ilk kapsamlı sayısal raporlardan birini hazırladı.
Bruder alanı ağırlıklı olarak, bir zamanlar Arizona’nın tamamına yerleşen sömürge öncesi kültürler olan Hohokam ve Patayan’la ilişkilendirdi. Daha sonra 1994 yılında yapılan değerlendirme, alanın Bruder’ın düşündüğünden çok daha eski olduğunu ve bin yıllar boyunca ticaret merkezi olarak kullanıldığını ortaya koydu. Bilinen en eski kaya oymalarından birinde, muhtemelen arkaik dönem boyunca bölgede takas edilen tarihöncesi bir silah olan atlatl tasvir ediliyordu. Zamanla yerini ok ve yaya bırakan atlatl’ların varlığı çoğu zaman arkeolojik alanların tarihlenmesinde ölçüt olarak kullanılıyor.
Deer Valley Petroglif Koruma Alanı, 1984’te Ulusal Tarihî Yerler Kaydı’nın listesine alındı. Alanda bulunan seramik ve taş parçası, kabuk ve yuvarlak çekiç taşı gibi nesnelerin sergilendiği müzeyse 1994’te açıldı.
“Kültürel önem söz konusu olduğunda kabilelere danışmak zorundayız.”
Aaron Wright, arkeolog
The Art Newspaper koruma alanının yardımcı direktörü John Bello’yla konuştu: “Burada hangi halkların ve geleneklerin yaşadığını daha iyi anlayabilmek için coğrafi konum noktaları, fotoğraflar ve çizimler gibi güncel bilgileri elde etmek istiyoruz. Aksi takdirde, petroglifler doğal unsurlara maruz kaldığı ve bunları koruyacak konservasyon yöntemleri bulunmadığı için bu semboller zamanla çöl verniğiyle kaplanacak.”

Tarihöncesi bir silah türü olan atlatl’ın arşiv görüntüleri.
ATLATL: © COURTESY ASU/DEER VALLEY PETROGLİF KORUMA ALANI
Devam eden vandalizmle mücadele
Motiflerin zamanla doğal yollarla silinmesine dair endişelerin yanı sıra, proje arkeolojik alanlarda devam eden vandalizmle de mücadele ediyor. İlk araştırma yürütüldüğü sırada, araştırmacılar birçok petroglifin atış talimleri için kullanıldığını tespit etmişti; bazı kayalarda mermi delikleri vardı. Koruma amacıyla çit inşa edilse de, alanda kayalara isim ve tarih kazıma gibi tahrifler devam etti.
Kâr amacı gütmeyen Archaeology Southwest’ten arkeolog Aaron Wright dijitalleştirme projesine öncülük ediyor. İki öğrenci ve Fort Yuma Quechan kabilesinin üyesi olan arkeolog Charles Arrow’dan oluşan üç kişilik araştırma ekibi de Wright’la birlikte çalışıyor. Çalışmanın yaklaşık dört hafta sürmesi beklense de, daha fazla motif bulunup bulunmayacağına ve kabilelerle yapılacak istişarelerin süresine bağlı olarak bunun değişebileceği söyleniyor.
Kabileler motiflerin yorumlanmasına ve dijital veritabanı için fotoğraflanan veya çizilen sembollerin incelenerek onaylanmasına yardım ediyor. Dinî veya manevi önem taşıdıkları için herkes tarafından görülmesi istenmeyen motiflerin korunması planlanıyor. Bu açıdan araştırmanın tekrarlanmasının önemli amaçlarından biri de, alandaki ilk değerlendirmeye katılmayan kabile halklarının şimdi sürece daha fazla dahil edilmesi.
Wright, “İşbirliğine dayalı bir çalışma yürütüyoruz. Bu halkların saha çalışmasına yardım edecek yetkinlikte olmasını beklemiyoruz; yalnızca miras varlıklarının bağlamını belirlerken onlardan yardım almak istiyoruz. Biz saha çalışması ve yönetim kısmında yetkin olabiliriz ama kültürel önem söz konusu olduğunda kabilelere danışmak zorundayız,” diyor.
Şu âna kadar çeşitli topluluklardan kabile tarih koruma görevlileri ve kültürel kaynak direktörleriyle görüşen arkeoloji ekibi proje boyunca da bu görüşmelere devam ederek veritabanını tamamlayacak ek eğitim materyalleri ve profesyonel gelişim araçları üretmeyi planlıyor.
Wright, “Alandaki çok kültürlülük ikonografiden anlaşılabiliyor,” diyor. “Birçok etnotarihsel kabile ve dil gruplarının kültürel etkilerini görmek mümkün. Burada Hohokam yerleşimi bulunduğu için, ilk raporda imgelerin büyük kısmı Hohokam’la ilişkilendirilmişti. Ama o zamandan beri arkaik boyutun daha fazla farkına vardık; dolayısıyla verileri güncelledikten sonra daha ayrıntılı değerlendirme yapabileceğiz.”
Wright, ilk değerlendirmede o dönem için çığır açıcı olan yöntemler kullanıldığını sözlerine ekliyor; bu yöntemlerden biri de, tarihöncesi halkların çevrelerini nasıl inşa ettiğini ve kullandığını değerlendiren “peyzaj ölçekli yaklaşım”. “Alanın önemi ve amacı açısından neyin yorumlanacağı konusunda farklı perspektiflerimiz olabilir ama rapor kendi zamanı için yenilikçiydi ve bugün bizim çalışmamız için de önemli bir araç,” diyor Wright.
Projede karşılaşılan güçlüklerden biri de alan halka açıkken çalışmak; bu durum araştırmacıların dikkatini dağıtabiliyor ve bazı motiflere fiziksel erişimi güçleştiriyor. Wright, “Alan oldukça tehlikeli ve fiziksel olarak zorlayıcı çünkü imgelerin dik kayalıkların tabanında yoğunlaştığı genel bölgeler olduğu gibi, tepeye yakın olduğu ve makul bir mesafeden görülemediği bölgeler de var,” diyor. “Ayrıca başlangıçta değerlendirilenden çok daha fazla petroglif bulursak beklenmedik bir güçlük de yaşayabiliriz.”
Güneydoğuda yaklaşık 100 mil uzaklıktaki Painted Rock Petroglif Alanı gibi popüler turistik mekânların aksine, ölçeği ve kültürel miras alanı olarak önemine rağmen Deer Valley Petroglif Koruma Alanı halen pek bilinmiyor. Koruma alanı Covid-19 pandemisinden önce yılda 5.000-8.000 ziyaretçi çekerken, takip eden yıllarda ziyaretçi sayısı azaldı. Şimdiyse tekrar rağbet görmeye başladı. Geçtiğimiz yıl yaklaşık 5.000 kişinin ziyaret ettiği alanda organizatörlerin bu yıl beklediği ziyaretçi sayısı yaklaşık 6.000.
Wright, “Birçok petroglif bulunmasına rağmen, yoğunluk ve ziyaretçi bolluğu açısından alan hâlâ orta düzeyde. Ama yine de değeri küçümsenmemeli,” diyor.