New York’taki The Museum of Moving Image (MoMI) ve bağış üreticisi Tezos Foundation işlerinde gelişmekte olan teknolojiler kullanan sanatçıları yüreklendirmek ve müze izleyicilerini (bedava olarak) koleksiyon oluşturma eylemine dahil etmek için bir yıllık bir iş birliği Museum without walls’u (Duvarsız Müze) başlattı. MoMI ziyaretçileri herhangi bir bedel olmaksızın, müzenin lobisindeki dev medya duvarına yansıtılan hareketli imge işlerinden dijital sanat parçaları elde edebilecek. Bu parçalar Tezos üzerinden sertifikalandırılacak, sanat odaklı blok zinciri sürdürülebilirlik ve düşük karbon ayak izi vurgularıyla biliniyor.
28 Haziran Cuma’dan itibaren Astoria, Queens’deki müzeye gelen ziyaretçiler, yeni üretilmiş dijital sanatın tamamlayıcı açık edisyonlarından parçaları elde etmelerini ve eve götürmelerini sağlayacak müzenin lobisine yerleştirilmiş interaktif birimi bulacaklar. “Buna ek olarak, bazı açık edisyonlar müzenin websitesi aracılığıyla çevrimiçi olarak erişilebilir hale dönüştürülecek,” diyor müze. “Bütün dijital sanat eserleri Tezos blok zinciri üzerinden piyasaya sürülecek.”
Arza sunulan ilk açık edisyon; Tezos platformunu erken benimseyen, müzede 1 Aralık’a kadar sergisi olan ünlü Net sanatçısı Auriea Harvey’den olacak. Aynı zamanda müze Herbert S. Schlosser Medya Duvarı’nda işler sergileyecek. Bu tarz gösterimlerden ilki Easel Engine adını taşıyor ve beş sanatçının işlerine yer verecek: ilk olarak Brezilyalı sanatçı Sabato Visconti ve ondan sonra John Provencher, Estelle Flores, Ailadi ve LuYang’dan eserler.
Museum of the Moving Image’ın medya sanatları ortak küratörü Regina Harsanyi The Art Newspaper’a müze atmosferinde eserlerden parçalar sunma kararının katılımcı enstalasyon sanatında uzun bir tarihe dayandığını söylüyor. Carlos Motta, Yoko Ono, Louise Lawler, Carsten Höller ve Felix Gonzalez Torres’in eserlerine örnek olarak atıfta bulunuyor.
“Bu konsept yeni değil, sadece medya sanatları bağlamında müzelerde pek fazla değerlendirilmedi,” diyor. New York merkezli Kolombiyalı sanatçı Motta’nın “A Brief History of US Interventions in Latin America since 1946” (Amerika’nın Latin Amerika’ya 1946’dan İtibaren Müdahalelerinin Kısa Tarihi, 2004-06) eserinin –iki zaman çizelgesini sunan ücretsiz gazetevari bir çıktı: biri Amerika’nın 1940’lardan itibaren müdahaleleri bir diğeri bölgedeki gerilla hareketleri– Museum without walls projesine ilham veren türden bir eser olduğunun aldığını çiziyor.
Tezos blok zincirini destekleyen Londra merkezli AR&GE ve girişimcilik ekibi TriliTech’in sanat sorumlusu Aleksandra Artamonovskaja, The Art Newspaper’a Tezos “insanların sanat koleksiyonu yapmalarını kolaylaştırmak için birçok müze iş birliğinde bir arada çalıştı.” diyor. (Tezos 2023’te Museum of Modern Art (Modern Sanat Müzesi, MoMA) ile beraber Kartpostal blok zinciri projesinde çalıştı.)
“Tezos Foundation MoMI’nin değerlerimizle uyumlu olduğunu belirledi,” diyor Artamonovskaja “ve blok zincirini bu şekilde müze içerisine getirmeye ve başkalarının onunla etkileşime girmesine izin vermeye açıktı. Dolayısıyla programın nasıl gözükeceği üzerine beraber çalıştık.” Büyük ve direkt bir iş birliği yaşandığını söylüyor “diğer kurumlara göstermeye çalıştığımızla aynı çizgide ve bu heyecan verici.”
“Tezos Foundation’la iş birliği içerisinde olmaktan ve sanat ve teknolojinin kesişiminde orijinal işler sergilemekten heyecan duyuyoruz,” diyor Aziz Isham, MoMI’nin idari yöneticisi. “MoMI insanların geleceği ilk defa gördükleri yer olmaya devam ediyor.”
Artamonovskaja, dijital sanattan “uçucu parça”ları “eve götürdüğünüz” projeyi “dışarıya açılan müzeler fikri üzerine yeşeren, müzelerin duvarlarını yıkan” olarak görüyor. “Bu bir sanat eseri değil, hediyelik eşya dükkânı değil. İkisi arasında bir şey.Ve bence bu yeni bir şey.” “Ve belki de sanat eserinin devamı,” diyor, “eve gidiyorsunuz ve düşünmeye ve ilham almaya devam ediyorsunuz… Teknoloji, blok zinciri teknolojisi ne anlama geliyor? Bu sorular teknolojiyle deneyler yapan sanatçıların izleyicilerin kendilerine sormalarını istediği sorular.”
Harsanyi’e göre, program müzenin “geniş, çeşitli izleyici kitlesini dijital araçlarla deneyler yapan sanatçılarla” tanıştırma misyonunun bir parçası. Bu 1960’ların başından beri süregeliyor.” Bunun aynı zamanda “müzelerin anıtmezarlar olmadığını ve duvarlarının ötesinde var olduklarını” kanıtlama arzusunun bir parçası olduğunu söylüyor. “Sanatı meşhur beyaz küp içerisinde yer alma deneyiminin ötesinde deneyimlemeye devam edebileceğin düşüncesi”nin devamı olduğunu söylüyor.
•Auriea Harvey: My Veins Are the Wires, My Body Is Your Keyboard, 1 Aralık’a kadar Museum of the Moving Image, New York’ta görülebilir.