Mardin Bienali’nin 7. Edisyonu, Mardin Sinema Derneği’nin ev sahipliğinde, Döne Otyam ve Hakan Irmak direktörlüğünde 2026’nın Mayıs ayında gerçekleşecek. 15. yılını geride bırakan bienalin küratörlüğünü, Türkiye ve Avrupa’daki müzeler ve sanat kurumlarıyla uzun yıllardır çalışmış olan, İstanbul Modern’in Artistik Direktörü Çelenk Bafra üstleniyor. Bienalin Danışma Kurulu’nda ise, Esra Aliçavuşoğlu, Fırat Arapoğlu, Mehmet Said Aydın, Evin Sevgi Baran ve Paolo Colombo yer alıyor.
7. Mardin Bienali’nin kavramsal çerçevesi, “GÖKzemin” başlığıyla Minoa Pera’da düzenlenen basın toplantısında kamuoyuyla paylaşıldı. “GÖKzemin”, güncel sanatının gerçek ile hayal, maddi ile manevi, politik ile poetik arasında kurduğu ilişkileri Mardin bağlamında görünür kılmayı amaçlıyor. “Özgürlüğün ve mutluluğun filizlenebileceği ortak bir zemin yeniden tasavvur edilebilir miyiz? Ufkumuzda hâlâ iyiye ve hakikate açılan bir gökyüzü var mı?” sorularını merkezine alan bienal, bu edisyon kapsamında ilk kez eski kentin sınırlarının dışına taşıyor. İzleyiciyi yalnızca düşünsel bir sorgulamaya değil, aynı zamanda bölgenin farklı coğrafyalarını keşfetmeye davet ediyor.
Bienal, gökyüzü ile yeryüzü, bireysel deneyim ile kolektif hafıza, geçmiş ile gelecek arasında kurduğu kavramsal bağlarla izleyiciyi çok katmanlı bir düşünme alanına davet ediyor. “Gök” ve “zemin” kavramlarını karşı karşıya koymak yerine yan yana düşünerek, birbirinden kopuk görünen alanlar arasında yeni ilişki biçimleri öneriyor. Bu yaklaşım, izleyicinin yalnızca mekânlar arasında değil, aynı zamanda algı ve hafıza katmanları arasında da dolaşmasına olanak tanıyor. Bölgenin kültürel belleğinde önemli bir yer tutan kuş imgesi, bienalin anlatısında yön gösterici bir rol üstleniyor. Mardin’in taş mimarisi, rüzgârları ve coğrafi dokusuyla kurulan bu ilişki, kentin farklı noktalarına yayılan sergiler, mekâna özgü yerleştirmeler ve performanslar aracılığıyla somutlaşıyor. Kuşlar, gökyüzü ile yeryüzü arasında hareket ederken, bienalin farklı durakları arasında düşünsel ve mekânsal geçişler kuruyor.
Aristophanes’in Kuşlar adlı komedyası ile Ferîdüddîn Attâr’ın Mantıku’t-Tayr (Kuşlar Meclisi) mesnevisi, 7. Mardin Bienali’nin kavramsal merkezini oluşturuyor. Her iki metinde de kuş figürü arayış, eleştiri, direniş ve dönüşüm düşüncelerini taşıyan bir metafor olarak öne çıkıyor. Otoritenin mizah yoluyla sorgulanışını ve birlik yoluyla mümkün olan bir dönüşümü merkezine alan metinler, iki farklı yaklaşım sunsa da, “arayış”, “yolculuk” ve “dönüşüm” temalarında ortak bir zeminde buluşuyorlar. Mardin Bienali’nin bu yılki edisyonu, bu iki metni birlikte ele alarak, özgürlük, hakikat ve yeni dünyaların nasıl tahayyül edilebileceğine dair bir düşünsel alan açmayı hedefliyor.
Mardin, tarih boyunca farklı medeniyetlerin kesişim alanlarından biri olarak, çok katmanlı kültürel izleri kent dokusunda bir arada barındırıyor. Kentin yüksek konumu ise yalnızca coğrafi bir özellik olmanın ötesinde, aynı zamanda geçmişten bugüne uzanan simgesel bir bakış ufku sunuyor. Mardin’e ait bu çok katmanlı doku, “GÖKzemin”in duyusal atmosferini belirleyen temel zemini oluşturuyor.
