10 saniyelik kısa videoların hayatın her alanına tezahürü gitgide güçlenirken, almayı düşündüğümüz bir kıyafetin bir hafta sonra internette viral olduğunu görmek hiç de şaşırtıcı değil. #OOTD (outift of the day ― diğer bir deyişle “günün kombini”) videolarıyla sosyal medyanın kronik “çevrimiçi” kullanıcıları, tarzını dijital dünyaya sunmak üzere cesaretlendiriliyor. Öte yandan, içine düştüğümüz içerik havuzunda egomuzdan arınmaya, milyonlarca sesten oluşan süperegonun parçası olmaya daha fazla direnemiyoruz.
Benliğimizi dijital ayak izimiz üzerinden tekrar tekrar yeniden var ederken, bireysellik ve ait olma arasındaki dilemma, yaratıcılık kaygısını besliyor. Yarattığımız içeriğin 1 saniye değil de 10 saniye izlenmesi için verdiğimiz savaşta, pop kültür ve celebrity’lerin hipnozu altında, yeni derimiz olan kıyafetlerimizle, dijital dünyanın devinimine ayak uyduruyoruz.
Geçmiş ilhamların güncel zamana yansıması: Vintage kıyafet kültürü
Geleceğe yönelik çevresel kaygıların bilincinde olan ve bunu tüketim alışkanlıklarına yansıtan Z kuşağı, ikinci el alışveriş kültürünü benimsiyor. Hızlı moda ve beraberinde gelen mikro trendlerin etkisi, geçmişten gelip günümüzde yeniden hayat bulan Y2K (2000’ler) heyecanının gölgesinde kaldı.
Popüler kültüre yansıyan vintage trendinin öne çıkan anlarından biri 2025 Grammy Ödülleri’nde yaşandı. Bu yılki Grammy Ödülleri’nde En İyi Yeni Sanatçı Ödülü’ne layık görülen 1998 doğumlu müzisyen Chappell Roan, kırmızı halıda boy gösterdiği Jean Paul Gaultier’in 2003 İlkbahar-Yaz Couture Koleksiyonu’ndan arşiv bir parçayla kameralar karşısındaydı. Korse ve kabarık bir tül etekten oluşan sarı elbise, Edgar Degas’ın “Selam Veren Dansçı (Prima Ballerina)” eserinden sahneler içeriyordu. Carlie Porterfield’in The Art Newspaper’da yayımlanan makalesinde, Degas'nın balerin resimlerinin 19. yüzyılın sonlarında balenin popülerliğinin azalmaya başladığı dönemde, düşük sınıf kökenli birçok dansçının zengin erkek hamilerden destek almak zorunda kaldığı dans endüstrisinin karanlık yönlerini yansıttığını belirtiyor.

"Ofisecore" trendi son zamanların en popüler tarzlarından oldu.
BILLIE EILISH: (C) BILLIE EILISH
Sokak modası: Rahat ve antimoda
Z kuşağının benimsediği tarzlar, çoğunlukla pop kültüründeki ünlü isimler aracılığıyla yayılır. Bu isimlerden biri de, müzik kariyerinin yanı sıra, kendine has rahat ve sıra dışı tarzıyla, moda endüstrisinin dayattığı kalıpları kendi çizgisine göre şekillendiren Billie Eilish. Androjen silüetler ve bol kıyafetlerle oluşturduğu tarzıyla Eilish, aslında Z kuşağının favori trendlerinden biri olan baggy pants’in (bol pantolon) en büyük ilham kaynaklarından biridir.
Z kuşağı tarafından sıkça tercih edilen düşük bel bol pantolon trendi ise aslında hip hop kültürüyle özdeşleşir. Geçmişe baktığımızda, 1950'lerde işçi sınıfının giydiği bol pantolonlar dikkat çeker. Amerikan işçi sınıfının giydiği bu rahat ve işlevsel pantolonlar, moda tarihinde aynı zamanda isyan ve özgürlük temalarıyla da paralellik gösterir. Özellikle 1990’larda hip hop kültürünün öncülerinden Tupac Shakur ve The Notorious B.I.G. gibi isimler, baggy jeans trendinin popülerleşmesinde büyük rol oynadı. Günümüzde ise 90’lar ve 2000’ler tarzlarının tekrar popülerleşmesiyle, Z kuşağının tercihi düşük bel ve bol kalıp kot pantolonlardan yana.

EVAMELOCHE: (C) EVAMELOCHE
İnternet kültürü etkisi: -Core
Instagram, Pinterest ve TikTok gibi platformlar, moda trendleri üzerinde büyük bir etkiye sahip. Instagram’ı diğer sosyal medya mecralarından ayıran en önemli özellik, kullanıcıların topluluklarıyla sık etkileşimde bulunarak görsel içeriklerini bir araya getirmesi ve böylece bir feed, yani dijital bir arşiv oluşturabilmesi. Bu arşiv, kullanıcının sosyal çevresinde yaratmak istediği izlenimle doğrudan bağlantılı. Kişinin tarzı, diğer bir tabirle vibe’ı olarak tanımlanan bu izlenim, modayı da çevrimiçi çevrimiçi kimliğin önemli bir parçası haline getirir. Belli bir tarzı benimseyerek Instagram profiline yansıtan kullanıcılar, bu çeşitli tarzların çevrimiçi elçilerine dönüşürler.

Bol kıyafetler ve farklı desenlerdeki katmanlar Z kuşağının favorilerinden.
BILLIE EILISH: (C) BILLIE EILISH
-Core, internet kültüründe son yıllarda oldukça popülerleşmiş ve farklı yaşam tarzlarını, estetik anlayışlarını ve toplulukları tanımlamak için kullanılan, meme kültürüyle de iç içe geçmiş bir kavram. -Core ekiyle biten konsept isimleri, belirli bir yaşam biçimini simgeler ve genellikle bu tarzlarla ilişkilendirilen belirli bir estetik algısı, değerler bütünü ve imgeler barındırır. Officecore, cottagecore ve balletcore gibi konseptler, belirli yaşam tarzları ve estetik anlayışlarının, -core etiketi altında tanımlanarak modaya yansımasının en popüler örneklerindendir.
Örneğin, officecore minimalist ve düzenli bir ofis stilini benimseyerek sade, şık ve resmî kıyafetlerle kurumsal estetiği ön planda tutar. Prada’nın 2023 Sonbahar/Kış defilesi, pandemi ve savaş sonrası dönemin etkilerini bu tarz üzerinden yansıtmıştı. Başta hastane çalışanları olmak üzere, 9.00-17.00 çalışma rutininde giyilen üniformalara odaklanan koleksiyon, officecore akımının yükselişine dair önemli örneklerden biriydi. Basit kesimler ve grinin tonlarının kullanımı ise bu dönemin belirgin özelliklerindendi. Bununla birlikte sosyal medyada gömlek, optik gözlükler ve kalem etekler Z kuşağı arasında popülerlik kazandı.
Öte yandan, cottagecore, doğayla iç içe, rahat ve vintage tarzı kıyafetlerle kırsal yaşamı idealize eden bir akım. Bu tarza sahip kişiler, genellikle vintage elbiseler, doğal kumaşlar ve pastel renklere yönelir. Balletcore ise, bale sanatı ve onun estetik dünyasından ilham alarak ortaya çıkmış bir stil akımı. Bu tarzda pastel tonlar, şeffaf kumaşlar, bolerolar ve babetler öne çıkar.