Zihnin Sınırlarında Bir Rota: Fikret Muallâ adlı sergi, Hancan Sanat Koleksiyonu’nda yer alan Fikret Muallâ eserlerini, Erimtan Arkeoloji ve Sanat Müzesi ve Bor Sanat işbirliğiyle sanatseverlerle buluşturmaya hazırlanıyor. Erimtan Müzesi’nde 28 Şubat-7 Eylül tarihleri arasında ziyarete açık olacak serginin küratörlüğünü Doç. Dr. Ebru Nalan Sülün üstleniyor.
Bor Holding Yönetim Kurulu Başkanı Özgür Cem Hancan’ın öncülüğünde oluşturulan Hancan Sanat Koleksiyonu, Fikret Muallâ'nın farklı dönemlerine ait eserlerin yer aldığı özel bir seçkiyi sunuyor. Sergi, sanatçının eskizleri, guaj çalışmaları ve resimli mektuplarıyla Muallâ'nın yaratıcı evrimini gözler önüne sererken, aynı zamanda yakınlarının tarihsel anlatımları ve eleştirel metinleri aracılığıyla sanatçının yaşamına dair dönemsel bir analiz yapmayı amaçlıyor.
Sergi, Fikret Muallâ’nın duygu durumlarını en iyi şekilde yansıttığı çizgisel çalışmalarından oluşan Çizginin - Tinin Ötesinde bölümüyle başlıyor. Bu bölüm, Muallâ’nın çizgisel dilini ve 1935'te yayımlanan Yeni Adam dergisinin etkilerini hatırlatarak, İsmail Hakkı Baltacıoğlu'nun yayınladığı bu derginin izlerini taşıyan “Bir Hatırlatma: Varoluşçu Bir Adam/ Yeni Adam - 1936/1937” paranteziyle zenginleşiyor.
Serginin ikinci bölümü, Muallâ'nın 1939 sonrası sanatına odaklanıyor. Bir Gidiş / Bir Paris / Bir Fikret Muallâ - 1939/1967 başlığını taşıyan bu bölüm, sanatçının olgun dönemine ait, daha çok tanınan eserlerini bir araya getiriyor.
Üçüncü bölümde ise, Sınırlar Ötesi: Mektuplar başlığı altında, Hancan Koleksiyonu’nda yer alan iki resimli mektup aracılığıyla Muallâ’nın yazı ve resim üslubunu gözler önüne seriliyor.
Son olarak, Arşiv Alanı bölümü, 1967-1989 yılları arasında sanatçının yaşamı ve eserlerine dair yazı ve yorumları içeren gazete arşivine yer verirken, izleyicilere güncel yayınlar aracılığıyla bir inceleme ve düşünme fırsatı sunan “okuma alanı” da serginin önemli bir parçası olarak sergileniyor.
Serginin küratörü Doç. Dr. Ebru Nalan Sülün sergiye ilişkin açıklamasında, “Fikret Muallâ, belli zaman aralıklarında yaşamının ivmesini bozan, sarsıcı olaylara/durumlara maruz kalır. Sanatçı dirençli ruhu, talepkârlığı, dostları ve alışkanlıkları ile bu durumların üstesinden gelir. Onun yaşadığı her olay ve yol aldığı her kent farklı imkânları/imkânsızlıkları aralar. Hatta bu yolculuk; 1967’de Paris kimsesizler mezarlığına defnedilmesinden, 1974’de naaşının Türkiye’ye getirilmesine dek sürer,” şeklinde belirtiyor.