Tate Britain, The 80s: Photographing Britain (80’ler: Britanya’yı Fotoğraflamak) adlı sergisinde fotoğraf yayımlarına yer verdi. Birleşik Krallık’tan fotoğrafçı Martin Parr’sa bunu şöyle yorumladı: “Tate bu aralar öyle duyarlı ki muhtemelen Ten.8 ve Camerawork dergilerinin daha sert, sol görüşlü gündemini desteklemek istedi.”
Sergi, 1980’lerin pek çok muhalif görüşe sahne olan bir dönem olduğunu ve tarihi şekillendiren bu 10 yılda gelişen çeşitli fotoğrafçılık pratiklerini kataloglamaya çalışan herkesi zorladığını hatırlatıyor. Serginin eşküratörü Jasmine Chohan, 1980’lerin tamamen “anlatıları altüst etmek”le ilgili olduğunu söylüyor.
Sergide The Last Resort (Son Sayfiye, 1983-1985) ve The Cost of Living’den (Yaşamanın Bedeli, 1986-1989) oluşan iki etkileyici serisi bulunan Parr, görkemli manzaralar veya güncel olaylar yerine günlük yaşamın nüanslarını fotoğraflayarak romantik sınıf tasvirlerini altüst etmişti. Parr şimdi 1980’leri “Plaubel kuşağı” olarak tanımlarken, o dönemde kendisinin ve benzer düşünen birçok fotoğrafçının kullanmaya başladığı fotoğraf makinesine gönderme yapıyor. Kompakt gövdede daha büyük negatifler ve yeni geliştirilen renkli film, fotoğrafçıların dönemin ruhuna dair gözlemlerini daha iyi yansıtmasını sağlamıştı.
Filtrelenmemiş perspektifler
Bu yeni kuşaktan Anna Fox, Peter Fraser ve Paul Reas gibi bazı fotoğrafçıların işleri “Colour” (Renk) temasına ayrılan bir odada sergileniyor. Kuzeydoğuda siyah-beyaz fotoğraflar çeken Chris Killip ve Sirkka-Liisa Konttinen gibi isimlerin yanında, New Colour (Yeni Renk) fotoğrafçıları olarak adlandırılan bu kuşak uzun soluklu öznel çalışmalar yapmaktan çekinmedi. Fakat çalışmaları, en azından hâkim hümanist gelenekte fotoğraf çekenler için filtrelenmemiş perspektifleriyle şoke edici ölçüde gerçekçiydi.
Belki de Parr “duyarlı” derken bu sol eğilimli perspektifleri kastediyor ama kendisi de danışma grubunda olduğu için sergiye pek de fazla itiraz edemiyor. Parr ayrıca Pogus Caesar, Brenda Prince, Paul Reas ve Tom Wood’un işlerini sergiye ödünç verdi ve sergide yer alan başka birçok ismin işlerini Bristol’daki vakfında sergiledi.
Yasufumi Nakamori 2018’de kıdemli uluslararası sanat fotoğrafçılığı küratörü olarak Tate’e katıldığında, 1980’leri Birleşik Krallık’taki fotoğrafçılık tarihinin zirvesi olarak tanımlaması pek de şaşırtıcı değildi. Ancak Chohan ve Helen Little’la birlikte sergiyi organize eden Japonya doğumlu küratör dönemin pek bilinmeyen diğer fotoğrafçılarını da merak ediyordu.
“O dönemi ve fotoğraf tarihinin hangi yönüne eğilmemiz gerektiğini Alex Farquharson’la (Tate Britain direktörü) konuştuk,” diyen Nakamori şöyle devam ediyor: “Alex’in Black Arts Movement (BAM, Siyah Sanat Hareketi) tarihine ve pratiğine ilgisi büyüktü; bu da benim savaş sonrası tarihte bu iki konunun kesiştiği anları bulma arzumla kesinlikle örtüşüyordu.”
Parr, sergi için Ten.8 ve Camerawork arşivlerinin temel alındığı konusunda haklı. Çünkü Nakamori’ye göre, kavramsal eğilimler, kooperatif girişimler, halk örgütleri ve aktivistler tarafından yapılan işlerin yanı sıra feminist pratik ve kimlik politikalarına da değinen bu dergiler bu 10 yılın daha kapsamlı şekilde incelenmesi için yol gösterdi. Nakamori bunu şöyle anlatıyor: “Ten.8 baştan beri aklımızdaydı. Serginin tasarımına başlarken ilk olarak bir atölye düzenledik ve Ten.8’in (Batı Midlands, 1979-1992) eski editörleri ve yazarlarının yanı sıra Camerawork’ten (Doğu Londra, 1976-1985) daha küçük bir grubu da bu atölyeye davet ettik. Böylece bu iki cenahtan insanlar fikirlerini ve 1980’lerle ilgili düşüncelerini paylaşabildi.”

John Harris, “Leslie Boulton at Orgreave” (1984).
“LESLIE BOULTON”: © JOHN HARRIS
Sergi 70’ten fazla birey ve kolektifin işlerini bir araya getiriyor; bunlar arasında kavramsal fotoğraflarıyla bilinen dönemin önemli teorisyenlerinden Victor Burgin’in yanı sıra Roy Mehta ve Vanley Burke gibi kendi topluluklarını temsil etmek isteyen isimler de yer alıyor. Ayrıca Jo Spence ve Maud Sulter’ın feminist sanat çalışmalarıyla birlikte, Rotimi Fani-Kayode ve Tessa Boffin gibi isimlerin queer kimliklere görünürlük kazandırmayı amaçlayan fotoğrafları da sergileniyor. Sergide Brenda Prince, Syd Shelton ve David Hoffman’ın da aralarında bulunduğu fotoğrafçıların madenci grevi, ırkçılık karşıtı gösteriler ve kelle vergisi ayaklanmaları gibi çalkantılı olayları belgeleyen fotoğrafları, Ingrid Pollard ve Franklyn Rodgers gibi isimlerin karşı kültürü öven fotoğrafları ve ayrıca stilist Simon Foxton’la birlikte çalışan Jason Evans’ın moda fotoğraflarına da yer veriliyor.
Chohan, “Aslında 1980’lerde yaşanan çoğu olayın yankıları bugüne kadar uzanıyor. Dolayısıyla biz de bu olayları bir bağlam içinde sunmaya ve aynı zamanda şu anda yaşadıklarımızla bağlantılarını kurmaya çalıştık,” diyor.
• The 80s: Photographing Britain, 5 Mayıs 2025’e kadar Londra, Tate Britain’de görülebilir.