Pandemi sonrası dönemde hissedilen küresel uyanış ve radikal dönüşüm umudu, yerini eskisinden daha hoyrat bir düzene ve karamsarlığa bırakmış görünse de,ihtimaller büsbütün yok olmuş değil. 2020 öncesinde dünyanın gidişatına yönelik farklı alanlarda atılan bazı adımların pandemiyle beraber ivme kazandığı da göz ardı edilemez. Bu konuda başı çeken alanlardan biri de küresel sanat dünyası. Bu dünyanın katılımcıları, son birkaç yıldır ekolojik sürdürülebilirlik konusunda hiç olmadıkları kadar kararlı, aktif ve istikrarlı bir ilerleme kaydediyorlar ve bunu önemli oranda pandemiye borçlular. Nitekim pandemi hepimize sanatın üretimi ve ticaretinin dijital ortamda da gerçekleştirilebileceğini gösterdi, dijitalleşmeyle beraber sanatın iklim krizinde oynadığı rolün azaltılmasına giden yolu da aydınlatmış oldu.
2019’da yapılan uluslararası bir araştırma, sanat simsarlarının beş yıllık hedeflerinde sürdürülebilirliğin ancak yüzde 2 ile 3 arasında yer tuttuğunu ortaya koymuştu. Pandemiden sonra ise tablo büyük oranda değişti. Birçok fuarda geri dönüştürülebilir malzemeye geçildi, LED aydınlatma tercih edildi, stantlar sonraki yıllarda da kullanıldı, sanatçılar ileri dönüşüme teşvik edildi ve Paris Anlaşması’yla uyumlu hedefler belirlendi. Dünyanın önde gelen sanat fuarları Art Basel ve Frieze, 2030 yılı için karbon emisyonunu en az yüzde 50 oranında azaltma hedefini açıkladı. Art Paris 2021-2022 arasında, çıkardığı atık miktarını yüzde 45, elektrik tüketimini ise yüzde 37 oranında azalttı; 12 tonluk materyali geri dönüştürerek yeniden kullandı. Alınan tedbirler, gerçekleştirilen aksiyonlar, koyulan hedefler ve elde edilen başarılar bir yana, sanatın tüm zor zamanlardaki dönüştürücü rolünün de altı iklim kriziyle bir kez daha çizilmiş oldu. Elbette sanat fuarlarının, sergilerin, üretimlerin ortaya çıkardığı ekolojik etkilere sihirli bir değnek değmedi; ama dünden bugüne tozpembe bir tablo ortaya çıkmasa da sanat dünyasının hemfikir olduğu bir konu var: Atılan adımlar ve bu adımların hızı, yapılması gereken daha birçok eylem için oldukça umut verici.
Yüzümüzü Türkiye’ye döndüğümüzdeyse sürdürülebilirliğin boyutları biraz farklılaşıyor. Başlı başına sanat endüstrisinin sürdürülebilirliği hayli karmaşık ve çokboyutlu bir meseleyken, ekolojik sürdürülebilirlikte sanatın rolü akıllara ilk gelen konu sayılmaz. Müzelerin sürdürülebilirliği son yıllarda etraflıca ele alınsa da galeriler ve fuarlar bu tartışmaya henüz yeterince katılmış değil. Fakat sanat üretiminde bu konuda yükselen bir eğilimden söz edilebilir: Sanatçıların sürdürülebilir malzemeye yönelimi, odağına insan ve doğa ilişkisini alan eserlerin üretimi ve kaynak olarak ileri dönüşümün kullanılmasında bir artış söz konusu. Aynı zamanda bu alandaki üretimleri teşvik etmek için bazı sanatçı fonlarından da bahsedilebilir. Yine de ilham verici eylemler, eğer araç amaca ve sonuca hizmet etmiyorsa haliyle bağlamından kopmaya da müsait olabilir. Dolayısıyla sürdürülebilirlik de aynı anda hem araç hem de amaç olmadığında değerini kaybetmese de başarısı tartışmaya açık. Bu olumlu gelişmeleri daha da anlamlı kılacak ve besleyecek karbon ayak izinin azaltılması, dijital çözümler, doğal kaynakların verimli kullanılması, sanat galerilerinin dönüşümü gibi birçok unsuru içine alan çok taraflı bir ortaklığın gerekli olduğu aşikâr. Öte yandan, konusu sürdürülebilirlik olan sanatsal eylemlerinde tamamlayıcı unsur olmasının yanı sıra böyle bir dönüşüm için bu eylemlerin illaki sürdürülebilirliği konu edinmesinin şart olmadığını da ekleyelim.
Türkiye’de bu anlamda öncü olan ContemporaryIstanbul, son yıllarda hayata geçirdiği “yeşil dönüşüm” adı altındaki sürdürülebilir uygulamalar ve kapsamlı yaklaşımıyla örnek olabilecek bir kurum.ContemporaryIstanbul, 2019’da fuarın basılı tüm malzemelerini dijitale taşıyarak yeşil dönüşümün ilk adımını atmıştı. 2020’de pandemi sebebiyle ertelenen fuarın Virtual Contemporary Istanbul’la dijitale taşınması, sonraki adımların şekillenmesinde önemli bir rol oynadı. 2021’de gerçekleştirilen 16. Edisyon’da kurulum-söküm operasyonu, nakliye, etkinlik ve yeme içme alanları da yeşil dönüşüm hareketi kapsamında yeniden ele alındı. Bu yıl ise CI Bloom bahar fuarının 3. Edisyonu’yla dönüşüm beş adımla birlikte daha ileri bir aşamaya taşınacak: kaynak verimliliği, atık yönetimi, çevre dostu malzemelerin kullanımına dikkat çekilmesi, karbon ayak izi azaltma ve bilinçlendirme eğitimi.
Her başlığın altında detaylı düşünülmüş tedbir ve uygulamalar yer alıyor. Enerji kullanımının optimize edilmesinden stant ve fuar alanında kullanılan malzemelerin geri dönüştürülebilir olmasına, taşımanın minimum karbon ayak izi bırakarak yapılmasından alana bilgilendirici uyarı ve infografiklerin yerleştirilmesine kadar kapsamlı bir sürdürülebilirlik deneyiminin hem ziyaretçilere hem de galerilere sunulması hedefleniyor. Daha da somutlaştırmak gerekirse, yurtdışındaki sanat fuarlarında da kullanımı giderek artan enerji tasarruflu LED aydınlatma ve sensörler, fuar halılarının farklı sektörlerde yeniden kullanılmak üzere geri dönüştürülmesi gibi uygulamaların yanı sıra Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı Rumeli Salonları’nın musluk mataralarının su tasarruflu tasarımlarla değiştirilmesi, misafirler için elektrikli ulaşım imkânı sağlanması gibi örnekler verilebilir. Ayrıca atık yönetimi ve sürdürülebilir ambalajlama konusunda galeriler ve nakliyecilere yönelik eğitici bir web semineri de hazırlandı. Fuarın CIF Dialogues konuşma serisinde ise sadece sanat değil farklı alanlarda da sürdürebilirlik adına bireysel ve toplumsal olarak nasıl çözümler üretilebileceğine dair paneller yer alıyor.
Contemporary Istanbul bu adımlarla kısa vadede yeşil dönüşüm hareketinin sertifikalarını almayı da hedefliyor. Bunlar arasında, çevresel standartlara uygun ürünleri belirlemek ve teşvik etmek amacıyla Blue Angel, sürdürülebilir ahşap ürünlerin izlenmesi ve belgelendirilmesi için PEFC, çevre dostu ve zararsız malzemelerin kullanıldığını belirten PVD Free, bir ürünün yaşam döngüsü boyunca çevresel performansını belgeleyen EPD gibi sertifikalar bulunuyor.
Contemporary Istanbul’un uzun vadedeki hedefiyse; tüm etkinliklerindeki katılımcı galerileri eser üretiminde sürdürülebilir malzemelere teşvik etmek, yenilenebilir enerjiyle şehrin değil fuarın elektriğini kullanmak, sürdürülebilir ürünler kullanan tedarikçilerle işbirliği içinde olması söylenebilir.
Geçmişte yapılanlar, bu bahar atılacak yeni adımlar, kısa ve uzun vadeli hedefleriyle Contemporary Istanbul tamamen sürdürülebilir olma yolunda ilerliyor. Nitekim CI Bloom’da hayata geçireceği, galeriler, sanatçılar ve ziyaretçilere odaklı bu üç öğeli yeşil dönüşümle de Türkiye sanat endüstrisinin bu zamana kadarki en kapsamlı sürdürülebilirlik önlemlerini almış olacak. Bir anlamda sanat dünyasının sürdürülebilirlik adımlarını henüz yeterli bulmayanlar için de Türkiye’den detaylı ve örnek alınabilir bir çalışma sunacak.