“Karnıyım dünyanın. Yeryüzünün ağrısı bendedir.
Kum ve kayaç benim.
Issızlık bilgisiyim ben, sessizlik bilgisi.
Durmanın ve kalmanın büyük planıyım.
Her şeyi gördüm, her şeyi. Suyun gidişini, ağacın çiçeklenişini.
Tekrar tekrar gördüm ben daha da görürüm. Büyük Zaman, benim.”
Birhan Keskin, “Taş”, Ba
Kaptan-ı Derya Barbaros Hayreddin Paşa’nın 16. yüzyılda yaptırdığı, dönemin Hassa Başmimarı Sinan’ın eseri Çinili Hamam, Bizans ve Osmanlı dönemlerinin itibarlı semti Zeyrek’te korunmakta olan girift bir kültürel miras düğümü olmanın yanı sıra, yüklü bir hafıza mekânı. Mimarlık ve sanat tarihinin temel kategorilerine malzeme olacak bir dağarcık olmanın çok ötesinde; Osmanlı hamamlarında eşya, ritüel ve temaşa unsurlarının kesişiminde gelişen; yıkanma, dinlenme, arınma ve içe dönme kültürünü bütünlüklü bir estetik olarak kurgulayan aklın barınağı.

Restorasyon öncesinde hamam duvarlarını yosun, küf ve is katmanları sarmış, mantarlar basmış.
Hamam yapısı inşa edildiği dönemden günümüze gelene kadar kaderin çeşitlemelerinden nasibini almış bir mimarlık eseri: Zamanın yılankavi akışında yosun, küf ve is katmanları duvarlarını sarmış, çatlaklarına yerinden edilmiş çinilerin hasreti sinmiş, barok ve rokoko kalemişlerinin üzerlerini mantarlar basmış. Hamama adını veren ve duvarlarını bezemesi gereken İznik Çinileri bugün dünyanın dört bir yanına dağılmış halde. Türkiye’de Topkapı Sarayı Müzesi, Çinili Köşk, Türk İslam Eserleri Müzesi envanterlerinde hamamdan sökülen çiniler bulunuyor. II. Abdülhamid döneminde Osmanlı antikacı Ludavik (Ludovic Lupti) tarafından sökülerek 1874’te Paris’e götürülüp satılmış çini parçaları ise bugün Louvre Müzesi, Paris Dekoratif Sanatlar Müzesi, Victoria ve Albert Müzesi, Oxford Üniversitesi’ne bağlı Ashmolean Sanat ve Arkeoloji Müzesi ile Lyon Güzel Sanatlar Müzesi koleksiyonlarında yer alıyor. Ayrıca özel koleksiyonerlerin ellerinde bulunan parçalar Sotheby’s, Christie’s veya Bonhams gibi müzayede kuruluşları tarafından zaman zaman satışa çıkarılıyor. Hamam duvarlarındaki sıvalar altında kırılmış ya da çatlamış halde saklı kalmış çiniler ise form bütünlüğünü kutsayan estetik kürsülerine direniyorlar. Çinili Hamam, görüp geçirdiği onca hayat deneyiminin ardından kurnalarından kesik, hırıltılı nefesler alıp veren bir harabeye dönüşmüş.
Georg Simmel, “Harabe” (“The Ruin”, çev. David Kettler, 1958) metninde bir binanın harabeye dönüşümünü tarif ederken, sanatın ölmekte olduğu yerde doğanın biçimlerinin büyüdüğünü ve harabe halindeki sanatla birleşerek yeni bir estetik bütünlük oluşturduğunu söyler. Patinanın yıkıcı etkisinin altında; doğa ile sanat, geçmiş ile gelecek ve zaman ile mekân odaklarının arasında uzanan ağların ördüğü kozada görünmeyen ama algılanabilen estetik bir varlığın oluştuğunu anlatır. Harabe halindeki Çinili Hamam’ın kubbelerindeki fil gözlerinin içinden dışarıyı süzen böylesi bir esrarengiz varlık, yeniden hayata döndürülmesi kararının itici gücü olmalıdır.

İç mekânda mukarnaslar çiniler, kalemişleri, döşemeler ve eski mermer kurnalar restore edildi.
Çinili Hamam’ın koruma-onarım ve rehabilitasyon projesi, 2010’da yapının özgün işlevinin sürdürülmesi kararıyla başlamış. KA-BA Mimarlık, farklı bir işlevin gerektireceği yapısal değişikliklere gerek kalmaksızın, mekânsal bütünlüğün sürdürülmesini sağlayarak müze, kütüphane ve sergileme alanları gibi çağcıl kültür mekânlarıyla hamamı yeniden biçimlendirmiş. Hamam yapısı kültürel miras katmanlarının üst üste geldiği özgün bir eser olduğundan, bu unsurların her birinin kendi özerkliğinin korunmasına özen gösterilerek, estetik bir anlatım birliğine ulaşmak hedeflenmiş. Proje kapsamında dağınık haldeki miras öğeleri anlamlı bir bütünlük olarak bir araya getirilmiş. Bu yaklaşımla uluslararası koruma ilkelerine bağlı kalarak yeni estetik kurgularla geleceğin biçimlendirilmesine katkıda bulunmak, insanlığın medeniyet kuran barışçıl sözleşmelerinde bir taraf olabilmek anlamına geliyor. Kültür emanetlerini toplumun gelecek kuşaklarına taşıma sorumluluğuyla yola çıkan bu projeyi, insanlığın ortak belleğini tüm yönlerine saygı göstererek aydınlatmayı ilke edinmiş küresel sağduyunun bir parçası olarak da okumak gerekiyor.
Çinili Hamam gibi sofistike bir kültürel miras unsuru kente kapılarını yeniden açarken mirasın koruması, yönetimi, ziyareti ve yorumlanması konularının gündeme gelmesi kaçınılmaz. Bu durum miras ve müze çalışmaları alanında uzman arkeolog Laurajane Smith’in Uses of Heritage’da (Kültürel Mirasın Kullanımı) miras için yaptığı “farklı katmanları olan çoklu bir performans” tanımlamasını akla getiriyor. Smith miras perspektifinin yer duygusunu, aidiyet ile anlamayı inşa ve müzakere ederken hatırlama ile anma eylemlerini somutlaştırdığını söyler. Bunun yalnızca geçmişle ve maddi şeylerle ilgili olmadığına ama şimdiki zaman için bileşik bir bağlanma, katılım, etkileşim, iletişim ve anlam oluşturma süreci olduğuna da işaret eder. Bu perspektiften değerlendirildiğinde Zeyrek Çinili Hamam projesinin yalnızca bir hamam kızdırma işi olmadığı görülüyor. Projenin, mahalle ölçeğinden başlamak üzere, kültürel coğrafya çeperinde geçmişin kültürel varlıklarından geleceği mayalayacak olan bir miras stratejisi olduğu söylenebilir.

Restorasyon sürecinde 'in-situ' halde bulunan miras unsurları yerlerinde korunuyor.
Zeyrek Çinili Hamam’da mukarnaslar, çiniler, kalemişleri, opus sectile bezeli döşemeler ve eski mermer kurnalar restore edilerek korunurken geleneksel hamam pratiği, meditatif ve performatif bir arınma deneyimi bileşkesi olarak her yönüyle ele alınıyor. Hamam kültürüne ait eserler, sedef kakma ve savat zanaatlarının ince işçiliğiyle süslenmiş nalınlar, nakışlı peştamallar ve gümüş aynaların bulunduğu önemli bir koleksiyon hamam müzesinde yerini alırken, son dönemde yapılan kazılarda ortaya çıkarılan ve hamama ait olduğu anlaşılan buluntular da sergileniyor. Öte yandan proje sürecinde in-situ halde bulunan miras unsurları yerlerinde korunuyor. Hamamda günümüz teknolojileri kullanılacak olsa da geleneksel su taşıma ve ısıtma sistemlerinin; eski Bizans sarnıcının, hayvan gücüyle çalışan su dolabının, külhan ocağının, duvarlar içinden geçerek kurnalara su taşıyan künk hatlarının ve duman menfezlerinin görülebileceği çeşitli ziyaret deneyimleri bulunuyor. Geleneksel yıkanma ritüellerinin, hamam eşyalarının ve dokumalarının, hatta gastronomisinin yeniden yorumlanmasıyla hamamın hafızasını geliştiren güncel bir estetik katmanın oluşturulması da planlanıyor. Tüm bunlar ışığında, Zeyrek Çinili Hamam’ın yeniden işletilmesinin olağan bir turizm faaliyeti olmanın ötesinde, bir kültürel miras yönetimi problemi olarak ele alındığını ve bu yaklaşımın eserin itibarının iade edilmesi anlamına geldiğini söylemek mümkün.
Zeyrek Çinili Hamam’ın içinde hamamın bugüne kadar barındırdığı yaşam deneyimlerinde yeri olmayan, çağdaş sanat etkinliklerinin düzenlenmesi için tasarlanmış, mekânsal kurgular ve sergileme donanımları da bulunuyor. Hamam, 2022’de gerçekleşen 17. İstanbul Bienali’nin mekânları arasında yer aldı. Taloi Havi’nin ses ve Renato Leotta’nın multimedya yerleştirmeleri hamamda sergilendi. Yerleştirmeler hamamın akustiğini ve iç mekân birimlerini çağdaş sanatın malzeme repertuvarlarına katarken yapı bir çağdaş sanat mekânı olarak tanımlandı. Hamamın iç ve dış mekânlarında düzenlenecek bu türden etkinlikler, farklı yaratıcı bilinçlerin ihtiyaç duyduğu yepyeni mekânsallıklara da kapı açabilir. Öte yandan çağdaş sanat eserlerinin tarihî yapıların içinde ikametinin her zaman beklenen etkiyi yaratmadığı unutulmamalı. Çağdaş sanat formları tarihî yapının motifler örüntüsünün yüzeyinde kristalize olduğunda sanat ve mekân arasında çağdışı, dekoratif bir ilişki kuruluyor. Mekânın içinde bulunduğu kültürel coğrafyayla, tarihiyle, plastiğiyle, cinsiyetiyle, gündelik yaşam pratikleriyle ve kültürel üretimleriyle ilişki kuramayan çağdaş sanat formları, seyirlik serbest zaman deneyimlerinin sınırlarında kalıyor. Çok geçmeden kent kamusalının soylulaştırılmasına dair eleştiriler de gündeme geliyor. Elbette bu sorunları aşmanın yolları var: Kentsel etkileşimi ve katılımı tetikleyen üretken, eleştirel ve performatif estetik deneyimler için disiplinlerarası işbirlikleriyle zenginleştirilen kültürel programlar tasarlanabilir. Sanatçı ikame programları, kolektif yaratıcı süreçlerin işletildiği disiplinlerarası etkinlikler, üniversite işbirlikleri ve sivil toplum faydası gözeten projeler Çinili Hamam’ın sahip olduğu kültürel mirasın yorumlanmasını ve yeniden üretilmesini demokratikleştirebilir. Zeyrek Çinili Hamam odağında ulusal ve uluslararası kültürel karşılaşmalara olanak tanıyan geniş bir topluluk oluşabilir.
İronik olan şu ki Çinili Hamam’ın mekânsal kurgusu geçmişte karşılaşmak için değil, karşılaşmamak için düzenlenmiş. Burası kadınlar ve erkekler için sırt sırta inşa edilmiş bir çifte hamam. Toplumsal cinsiyet farklılıklarının keskin çizgilerle ayrıştırıldığı kabul edilen kamusal bir mekân. Öte yandan insanın hamamda kendi bedenine ve hemcinslerinin bedenlerine uzun süren temaşa halinin homoerotik arzuları tetiklediği iddiası çoğu zaman dile geliyor. Özellikle edebiyat disiplininde hamam mekânına ilişkin anlatıların heteronormatif sınırları aştığı açık Çinili Hamam’ın duvarlarında da sekiz adet çini hammamiye levhası var. Bu levhaların her birinde birer Farsça şiir mısrası yer alıyor. Söz konusu mısralar cinsiyet kodlarının muğlak olduğu arzulara işaret ediyor. Bu yönüyle irdelendiği takdirde, hamam odağında gelişecek disiplinlerarası tartışmaların cinsiyet eşitliği politikalarına katkısı olabilir.

Kültürel miras katmanlarının üst üste geldiği özgün bir eser olan Zeyrek Çinili Hamam 30 Eylül'de kapılarını açtı.
Batılı aklın oryantalist anlatısının, hamam mekânını ve pratiğini çoğunlukla erotik tensellikle ilişkilendirdiği malum. İçinde yaşadığımız coğrafyada ise Batılı çağdaş sanat formu olarak nü benzer bir önyargının kapanındadır. Aslında Anadolu’da hamam pratiği –insanın hayatının en erken döneminde kırk uçurma hamamından başlamak üzere– çoğunlukla mücadele edimlerine eklemlenmiş bir zindelik işidir. Çağdaş sanatta ise çıplaklık insanın varlığına, kentsel karşılaşmalardan doğan çelişkili ilişkilerine, bedenine dayatılan baskılara ve onu toplumsal bir özne olarak tasnif eden hiyerarşilere eleştirel yaklaşmanın biçemi olarak karşımıza çıkar. Hamamda yıkanma pratiği ve çağdaş sanat karşılaşmalarının benzer yönü, içe dönüş, idrak ve farkındalık ihtimallerini estetik deneyimden devşiriyor olması. Göbek taşında ya da bir çağdaş sanat eserinin yörüngesinde dış dünyanın varlığı uzaklaşıldığında, algılayan beden insanın yegâne evrenine dönüştüğünde tensellik varlıkla aracısız bağlantı kurmanın aracı olabilir. Bu bağlantının bireysel özgürleşmeye dair farkındalık geliştiren bir tarafı olduğuna şüphe yok; fakat aynı zamanda dingin bir akıl yürütme edimine de içkindir. Zeyrek Çinili Hamam yıkanma deneyimine eklemlediği müze ve çağdaş sanat etkinlikleriyle toplum için seküler bir tefekkür mekânına dönüşme potansiyeli taşıyor.